Bu çalışmanın amacı; Türkiye'de kadınların spora katılımını ortaya koymaktır. Bunu ortaya koyarken gerek lisanslı sporcu olarak, gerek spor yöneticisi olarak ve gerekse sporun diğer faaliyet alanlarında erkeklerle kıyaslama yapılmış ve gerçek durum ortaya konulmaya çalışılmıştır. Eski Türkler'de kadınlar at binme, kılıç kuşanma, ok ve mızrak atma, koşu vs. erkeklerin cenk için yaptığı her türlü talim ve sporları yaparlardı. Ancak Türklerin İslamiyet'i kabul etmesiyle birlikte, özellikle de Osmanlı döneminde imparatorluğa hakim olan Arap ve İran kültüründen etkilenmiş İslam anlayışı kadını ikincil plana itmiş, sosyal hayattan koparmış, evlerinde "harem" alanına, nadiren çıktıkları sokakta ise çarşafın arkasına hapsetmistir. Cumhuriyet dönemiyle birlikte yeniden erkekle eşit birey sayılan kadınlar bir çok haklarını Avrupa'dan bile önce kazanmıştır. Spor sahalarında da var olmaya başlayan kadınlar bir çok spor branşında Avrupa'daki hemcinslerinden önce varlık göstermişlerdir. Ancak bütün bunlara rağmen günümüzde dahi gerek yönetici olarak gerekse sporcu olarak kadınlar erkeklerle mukayese edildiğinde sporda çok geriden gelmektedirler.
Bu çalışmanın amacı; Türkiye'de kadınların spora katılımını ortaya koymaktır. Bunu ortaya koyarken gerek lisanslı sporcu olarak, gerek spor yöneticisi olarak ve gerekse sporun diğer faaliyet alanlarında erkeklerle kıyaslama yapılmış ve gerçek durum ortaya konulmaya çalışılmıştır. Eski Türkler'de kadınlar at binme, kılıç kuşanma, ok ve mızrak atma, koşu vs. erkeklerin cenk için yaptığı her türlü talim ve sporları yaparlardı. Ancak Türklerin İslamiyet'i kabul etmesiyle birlikte, özellikle de Osmanlı döneminde imparatorluğa hakim olan Arap ve İran kültüründen etkilenmiş İslam anlayışı kadını ikincil plana itmiş, sosyal hayattan koparmış, evlerinde "harem" alanına, nadiren çıktıkları sokakta ise çarşafın arkasına hapsetmistir. Cumhuriyet dönemiyle birlikte yeniden erkekle eşit birey sayılan kadınlar bir çok haklarını Avrupa'dan bile önce kazanmıştır. Spor sahalarında da var olmaya başlayan kadınlar bir çok spor branşında Avrupa'daki hemcinslerinden önce varlık göstermişlerdir. Ancak bütün bunlara rağmen günümüzde dahi gerek yönetici olarak gerekse sporcu olarak kadınlar erkeklerle mukayese edildiğinde sporda çok geriden gelmektedirler.
The aim of this study is to demonstrate the participation of women in the sport in Turkey. This was revealed as a licensed athlete, as a sports manager and if necessary in other fields of sport, compared with men and attempted to reveal the real situation. In ancient Turks, women were doing all kinds of instructions and sports for horse riding, sword surrounding, throwing and throwing, running, etc. Men were doing all kinds of instructions and sports. But with the Turkish acceptance of Islam, especially in the Ottoman period, the Islamic concept, influenced by the Arab and Iranian culture, which dominated the empire, pushed the woman to the secondary level, separated her from social life, put her in the “harem” area in her homes, and rarely in the streets where she went out, and in the back of the shirt. With the period of the Republic, women again considered equal to men have gained many rights even before Europe. The women who began to exist in the sports fields have shown their existence in many sports branches before their homicides in Europe. But despite all this, even today, as a manager, as a athlete, women are compared to men, they are very backward in the sport.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|