Dört yıl önce idiyopatik intrakraniyal hipertansiyon (İİH) tanısı alan, 40 yaşında bir kadın hekim hasta, son yıllarda herhangi bir ilaç kullanmadan remisyonda takip edilmekteydi. Koronavirüs hastalığı (COVID-19) salgınının başlangıcından bu yana yüksek riskli alanda ve stres altında çalışan hasta, gün boyunca uzun süreler kişisel koruyucu ekipman (N95 maskesi, koruyucu giysi, gözlük ve koruyucu başlık) kullanıyordu. Bu süreçte hastanın baş ağrıları tekrar ortaya çıktı ve İİH nüksü nedeniyle asetazolamid, ardından topiramat ve diyet tedavisi başlandı. İİH tedavisi sırasında, tedavinin çok nadir bir yan etkisi olan ve hastanın ilk atağında daha yüksek dozlarda tedavi altında olmasına karşın görülmeyen semptomatik metabolik asidoz, nefes darlığı ve göğüs sıkışma hissi ile karakterize bulgu ve semptomlar ortaya çıktı. Burada, COVID-19 salgını sırasında İİH tanısı ve yönetiminde ortaya çıkan sorunlar tartışılacaktır.
Four years ago, a 40-year-old female physician who was diagnosed with idiopathic intrakranial hypertension (IH) was followed in remission in recent years without taking any medication. Since the beginning of the coronavirus disease (COVID-19) epidemic, patients working in high-risk areas and under stress have been using personal protective equipment (N95 mask, protective clothes, glasses and protective head) for a long time throughout the day. During this process, the patient's headaches reappeared and acetazolamide, then topiramate and dietary therapy began due to the disease. During the treatment of HIV, findings and symptoms characterized by symptomatic metabolic acidosis, breathing impairment and a feeling of choking in the chest appeared, although the treatment was a very rare side effect and was treated in higher doses in the first attack of the patient. Here, the problems arising in the diagnosis and management of HIV during the COVID-19 epidemic will be discussed.
Alan : Sağlık Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|