Amaç: Bu çalışmanın amacı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne başvuran hastalar arasında diş gelişim bozukluklarından dilaserasyon yaygınlığını radyografik olarak incelemektir. Gereç ve Yöntem: 2011 ile 2013 tarihleri arasında 18 yaş üstü 1190 hastanın panoramik radyograflarının incelenmesi üzerine kurulu retrospektif bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Dilaserasyon görülen dişlere sahip hastaların cinsiyet, yaş, çeneler açısından görünüm oranları değerlendirilmiştir. Elde edilen verilerin istatistiksel analizi Pearson ki-kare testi ile yapılmıştır. Bulgular: 18-65 yaş aralığında 1190 adet radyografinin (521 kadın/669 erkek) 37’sinde (%3,1) dilaserasyon anomalisi saptandı. Erkek hastaların 8 (%0,6) ’inde, kadın hastaların ise 29 (%2,4) ’unda dilaserasyon tespit edildi. Bu dişlerin 30 (%81)’unun maksillada, 7 (%18,9)’nin ise mandibulada olduğu görüldü. (p≤0.05). Ayrıca; 37 dilaserasyonlu dişin 20 tanesi (%54) kesici dişlerde iken 12 tanesi (%32) premolar dişlerde ve 5 tanesi (%14) ise molar dişlerdeydi. Sonuç: Kök kanal tedavisinin başarısı kanalların biyomekanik olarak hazırlanmasına ve mikroorganizmaların kök kanal sisteminden temizlenmesine dayanır. Bu yüzden endodontik tedaviden önce kök dilaserasyonunu teşhis etmek hem endodontik tedavi sırasındaki komplikasyonları önlemede hem de iyi bir tedavi yapmak için kritik önem taşır.
Purpose: The aim of this study is to radiographically study the prevalence of dilaseration from dental developmental disorders among patients applying to the Faculty of Dental Medicine of the University of Nine May. A retrospective study on the panoramic radiographs of 1190 patients over the age of 18 was conducted between 2011 and 2013. The appearance rates of patients with dilaseration tooth have been assessed in terms of gender, age, neck. The statistical analysis of the data obtained was performed by the Pearson Ki-Care test. Results: Diagnosed dilaseration anomaly in 1190 radiographs (521 women/669 men) in the age range of 18 to 65 years (3.1%). Dilaseration was detected in 8 male patients (0.6 percent) and 29 female patients (2.4 percent). 30 (81%) of these teeth were found in maxilla and 7 (18.9%) in mandibula. (p ≤ 0.05 ) Furthermore, 20 of the 37 dilaserated teeth (54 percent) were in cutting teeth, while 12 (32 percent) were in premol teeth and 5 (14 percent) were in molar teeth. The success of root channel treatment is based on the biomechanical preparation of the channels and the cleansing of microorganisms from the root channel system. Therefore, diagnosing root dilasation before endodontic treatment is critical for both prevention of complications during endodontic treatment and for the provision of good treatment.
Alan : Sağlık Bilimleri
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|