İmam Mâtürîdî, , belli bir dönemden sonra kendi mezhebinin mensupları ve hatta Fahreddin er-Râzî gibi rakipleri tarafından Mâtürîdiyye’nin kurucusu olarak nitelense de, mezhebin, Ebû Hanîfe tarafından atılan fikrî temeller üzerinde şekillendiği açıktır. Mâtürîdiyye'nin en fazla yayılım gösterdiği Horasan ve Mâverâünnehr coğrafyasında en başta gelen temsilcileri de Hanefî fakihler olmuş, bir anlamda “çift otoriteli” yapısı sebebiyle mezhep Hanefiyye/Mâtürîdiyye olarak da anılmıştır. Semerkand Hanefîleri büyük ölçüde İmam Mâtürîdî gibi daha cedelî/kelâmî bir metot benimsemekle birlikte, Buhârâ merkezli Hanefî fakihler daha nassçı ve tevile daha temkinli yaklaşan bir tavır içinde olmuştur. Ebû Hanîfe’nin fıkıh alanındaki re’y ve yorumculuğuna nispetle itikadî alanda ehl-i hadise tamamen aykırı olmayan mutedil ve muhafazakâr denilebilecek bir yol takip etmesi şüphesiz bunda etkili olmuştur. Semerkand Hanefî/Mâtürîdî geleneğinin temsilcisi olan Ebû Şekûr es-Sâlimî, bir yandan mensubu bulunduğu çizgiye uygun olarak kelâmî usul ve üslubu korusa ve et-Temhîd gibi tam anlamıyla bir kelâm eseri kaleme alsa da bir yandan da Ebû Hanîfe’yi mutlak otorite görmenin etkisiyle olsa gerek “muhafazakâr” Buhârâ Hanefî/Mâtürîdî çizgisine uyumlu tespit ve görüşler ortaya koymuştur. Maamâfih onun hem Ebû Hanîfe ve İmam Mâtürîdî gibi iki otoriteyi bir arada eklektik biçimde mezc ve takip ettiği hem de zaman zaman özgünlüğe göz kırptığı söylenebilecektir.
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|