Amaç: Tiroid hormonlarının, özellikle düşük total triiyodotironin (T3) ve tiroksin (T4) düzeylerinin çocuklarda ve yeni doğanlarda bakteriyel sepsisin öngörücüsü olduğunu ileri sürülmüştür. Yalnız, hipotiroidi olan hastalarda sepsis sıklığı ve üreyen etkenlerin arasındaki ilişki özellikle prematürelerde bilinmemektedir. Çalışmamızda, çok düşük doğum ağırlıklı (ÇDDA; <1500g) prematüre bebeklerde konjenital hipotiroidi (KH) olan ve olmayan gruplar arasında geç neonatal sepsis (GNS), GNS atak sayısı, üreyen etkenler ve menenjit arasındaki ilişkiye bakılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Ocak 2013 ile Aralık 2016 arası ÇDDA hasta verileri retrospektif olarak hasta verilerinden kaydedildi. Tiroid stimülan hormon (TSH) ve serbest tiroksin (sT4) düzeyleri postnatal 5. günde bakıldı. Konjenital hipotiroidi olan gruba tiroid hormon takviyesi başlandı. Hastaların gebelik haftaları, doğum ağırlığı, cinsiyeti, GNS (klinik ya da kanıtlanmış), GNS atak sayısı ve menenjit açısından veriler kaydedildi. Konjenital hipotiroidi olan ve olmayan gruplar arasında GNS (klinik ya da kanıtlanmış), GNS atak sayısı, menenjit ve demografik özellikler açısından değerlendirildi. Bulgular: Çalışmamızda 581 ÇDDA bebekten 26’sında (%4,4) KH belirlendi. Konjenital hipotiroidi olan ve olmayan gruplar arasında GNS (klinik) (%66,7 vb. %57,4), GNS (kanıtlanmış) (%34,6 vb. %23,9), GNS atak sayısı (1,37±0,76 vb. 1,41±0,66) ve menenjit (%3,8 vb. %4,3) açısından gruplar arasında fark belirlenmedi (p>0,05). Sonuç: Çalışmamızda ÇDDA prematürelerde hipotiroidinin, sepsis ve menenjit açısından risk oluşturmadığı bulundu. Kritik hastalık ve sepsis sırasında tiroid hormonlarının baskılandığı bilinmekte olup, hipotiroidi olan yenidoğanlarda sepsis ve komplikasyonları açısından daha fazla araştırılması gerekmektedir.
Alan : Sağlık Bilimleri
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|