Son dönemde yeni Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde (özellikle Polonya ve Macaristan) yapılan bir takım anayasal ve yasal değişiklikler Birliğin kurucu ilkelerinden biri olan hukukun üstünlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle eleştirilmiştir. Brüksel, üye ülkelerin oy hakkının bile elinden alınmasına imkan veren AB anlaşmasının yedinci maddesinin uygulanması yönünde adımlar atmıştır. Genel olarak ‘hukukun üstünlüğü krizi’ başlığı altında değerlendirilen bu gelişmeler, i) AB kurumlarının üye ülkelerde demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi AB üyelik (demokratik) koşulluluğunun parçası olan kuralların ihlali karşısında gerekli donanıma sahip olmadığını ve ii) üye ülkelerin bu ihalelere karşı birlikte hareket etmekte zorlandıklarını göstermiştir. AB üye ülkelerinde etkin politikalar yürütülememesi, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı alanlarında üye devlet ortalamasından oldukça geride olan aday ülkelerde AB’nin izleyeceği strateji hakkında soru işaretlerini artırmıştır. Bu çalışma, AB’de hukukun üstünlüğü ilkesini denetleyen kurumsal mekanizmaları siyasi boyutları ile ele alırken, aday ülkeler için hukukun üstünlüğü ilkesini teşvik politikalarının genişleme strateji belgeleri çerçevesinde değişen gelişimini analiz etmektedir. Bulgular göstermektedir ki, AB, üye ülkelerde öğrendiği dersten hareketle genişleme stratejisi kapsamımda hukukun üstünlüğü ilkesinin teşvikine yönelik daha kapsamlı bir politika izlemeye başlamıştır. Bu haliyle çalışma, literatürde hukukun üstünlüğünü ihlal eden uygulamaları daha çok üye ülkeler nezdinde değerlendiren çalışmalara bir katkı yapmayı ve AB’nin bu alandaki politikalarına tarihsel bir derinlik ve karşılaştırmalı bir perspektif kazandırmayı amaçlamaktadır.
A series of constitutional and legal amendments made in the new European Union (EU) member countries (especially Poland and Hungary) have been criticized for violating the rule of law, which is one of the founding principles of the Union. Brussels has taken steps towards the implementation of Article 7 of the EU Agreement, which allows the Member States to take away even the right of vote. These developments, which are generally considered under the title of ‘the crisis of the rule of law’, have demonstrated that (i) the EU institutions do not have the necessary equipment against the violation of the rules which are part of the (democratic) EU membership condition, such as democracy, human rights, and rule of law in the Member States, and (ii) that the Member States have difficulty to act together against these offers. The failure to implement effective policies in the EU Member States has raised questions about the strategy that the EU will follow in the fields of democracy, human rights, rule of law and judicial independence, which are far behind the Member State average. This study deals with the political dimensions of the corporate mechanisms that control the principle of the rule of law in the EU, while analyzing the changing development of policies that encourage the principle of the rule of law for candidate countries within the framework of the expansion strategic documents. The findings show that the EU has begun to follow a more comprehensive policy to promote the principle of rule of law within the framework of its expansion strategy from the course it has learned in the Member States. In this way, the study aims to contribute to the studies that evaluate the practices that violate the rule of law in literature more by the Member States and to provide the EU’s policies in this field with a historic depth and a comparative perspective.
Alan : Güzel Sanatlar; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|