Kadınların işgücüne katılımın zaman içinde artmasına rağmen iş gücü piyasasındaki temsil oranları halen önemli ölçüde erkeklerin gerisinde kalmakta ve kadınlar belli mesleklere, sektörlere yönlendirilmektedir. Diğer taraftan aynı verimlilikteki kadın ve erkek arasında kadınlar aleyhine gerçekleşen cinsiyete dayalı ücret ayrımcılığı en gelişmiş kapitalist ekonomilerin bile süregelen bir özelliği ortaya çıkmaktadır. Böylece kadınlar evrensel bir biçimde işgücü piyasasında ikincilleştirilmekte ve ücret dağılımın alt bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. İşgücü piyasasında mesleklerin cinsiyetlendirilmesinin ve ayrımcılığın yarattığı cinsiyete dayalı eşitsizliklerin temeli geleneksel toplumsal cinsiyet rolleridir. Ancak iktisat disiplinindeki genel eğilim bu rolleri sorgulamadan bırakmakta ve kısmen onaylamak şeklinde ilerlemektedir. Bu eğilim ile şekillen analiz sınırları, tartışma alanı ve politika uygulamaları cinsiyete dayalı ayrımcılığın, eşitsizliklerin dirençli yapısını anlamaktan ve kırmaktan uzak kalmaktadır. Bu nedenle, bu çalışmada önde gelen iktisadi yaklaşımların işgücü piyasasında kadının konumuna ve cinsiyete dayalı ayrımcılığa yönelik bakış açıları ele alınmakta ve etkili bir politika için feminist yaklaşımın toplumsal cinsiyet çözümlemesinin hareket noktası olması gerektiği savunulmaktadır.
Despite the increasing participation of women in the workforce over time, their representation rate in the labor market still lags significantly behind men and women are directed to certain professions and sectors. On the other hand, gender-based wage discrimination against women between men and women of the same productivity is an ongoing feature of even the most advanced capitalist economies. Thus, women are universally subordinated in the labor market and concentrated in the lower regions of the wage distribution. The basis of gender-based inequalities created by the gendering of occupations and discrimination in the labor market are traditional gender roles. However, the general trend in the discipline of economics is to leave these roles unquestioned and to partially approve them. The boundaries of analysis, discussion area and policy practices shaped by this trend are far from understanding and breaking the resistant structure of gender-based discrimination and inequalities. Therefore, in this study, the perspectives of leading economic approaches on the position of women in the labor market and discrimination based on gender are discussed, and it is argued that the feminist approach should be the starting point of gender analysis for an effective policy
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|