Atıf Sayısı
2
Görüntüleme
57
İndirme
17
Latin Amerika ülkeleri ile Çin arasındaki ilişkilerin tarihsel geçmişi farklı kaynaklarda beşinci yüzyıla kadar dayandırılabilmektedir. Siyasi ve ekonomik ilişkilerin gelişmeye başladığı tarih ise 1990’lar sonrasıdır. Çin’in ticari partnerlerini genişletme girişimi sonrası Latin Amerika ülkeleri daha fazla önem kazanmıştır. Ekonomik ilişkilerin gelişmesiyle birlikte Çin yatırımlarının yüksek miktarlı olarak bölgeye aktarılması bir taraftan ekonomide atıl kalan kaynakların ekonomiye kazandırılmasına neden olmuş diğer taraftan da Çin ekonomik artı değerlerini değerlendirme imkânı elde etmiştir. Küresel Finans Krizi ve ticaret savaşları sonrası ABD ile yaşanan gerilimli ilişkilerin Latin Amerika bölgesi için yeni çatışma alanlarına neden olması ise kaçınılmazdır. Küresel Finans Krizi sonrası dünya geneline daha fazla yatırım gerçekleştiren Çin, ticaret savaşlarının başlamasının ardından ikili ticari ilişkilere daha fazla önem vermeye başlamıştır. Çin’in ikili ticaret ilişkilerinden daha fazla yarar sağlaması ise kaçınılmaz bir durumdur. Bu çalışmada Çin’in 2005-2018 yılları arasında Latin Amerika ülkelerine (Brezilya, Arjantin, Venezüella ve Ekvator) yaptığı yatırımlar “Bağımlılık Teorisi” temel alınarak ekonomi-politik bir perspektifle analiz edilmektedir.
The historical history of relations between Latin America and China can be lasted by different sources until the fifth century. The history of political and economic relations began to develop after the 1990s. After China’s attempt to expand its trade partners, Latin American countries have gained greater importance. With the development of economic relations, the transfer of high amounts of Chinese investments to the region, on the one hand, has led to the supply of the resources left in the economy, on the other hand, China has gained the opportunity to evaluate its economic plus values. The tensions with the U.S. after the global financial crisis and trade wars are inevitable, and it is inevitable that the tensions with the U.S. will lead to new areas of conflict for the Latin American region. After the global financial crisis, China has made more investments in the world, and after the beginning of trade wars, it has started to pay more attention to bilateral trade relations. The fact that China is more beneficial than its trade relations is inevitable. In this study, China’s investments in Latin American countries (Brazil, Argentina, Venezuela and Ecuador) between 2005 and 2018 are analyzed from an economic-political perspective based on the “Theory of Dependency”.
The history of the relations between Latin America and China can be traced back to the fifth century in different sources. Political and economic relations began to develop the date after the 1990s. Latin American countries have gained more importance after China's attempt to expand its commercial partners. On the one hand, the development of economic relations, the transfer of Chinese investments to the region with a high level of economic resources in the economy on the one hand led to the economy and on the other hand, China gained the opportunity to evaluate the economic value. It is inevitable that tension relations with the United States after the global financial crisis and trade wars lead to new conflicts for the Latin American region. China, which has invested more in the world after the global financial crisis, has started to pay more attention to bilateral trade relations after the start of trade wars. In a period of exposure to commercial recipes, Latin American countries have become an even more important region for the Chinese export market. In this study, China's investments in Latin American countries (Brazil, Argentina, Venezuela and Ecuador) between 2005 and 2018 will be analyzed in an economic-political perspective based on the “dependency theory”.
Dergi Türü : Uluslararası
Makale Detay 
Atıf Yapanlar
Benzer Makaleler
PDF Görüntüle
Dergi Bilgisi
Eseri Dinleyin
Bu Sayfayı Yazdırın
Paylaş
Mendeley
