Batı dışı toplumlarda laik düşüncenin ve seküler eylemin gelişiminde çok sık başvurulan bir örnek olarak Türkiye, laiklik ile İslam’ın karşılaştığı ilk coğrafya olması açısından manidardır. Türk ulus kimliğinin inşasında, kamusal alanın yeniden örgütlenmesinde ve vatandaşlık kimliğinin oluşumunda başat bir rol oynayan Türkiye laikliği anayasal düzlemde din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve devletin tüm inançlara eşit mesafede konumlanması şeklinde liberal, eşitlikçi ve çoğulcu bir Anglosakson laiklik tanımına sahiptir. Buna karşın özünde bulunmamasına rağmen, kamusal alandaki uygulamalarında laikliğin, tek-tipleştirici, farklılıkları tehlike olarak kodlayarak dışlayan, baskıcı ve militarist bir anlayışa bürünmesinin seküler eylem olarak açıklanması daha yerinde olacaktır.İdeal olan laik düşünce ile pratikteki seküler eylem arasındaki uyuşmazlık laikliğe karşı dindar kesimin tepkilerinin kamusal alanda giderek güçlenmesinin önde gelen sebebi olmuştur.Laiklik tartışmaları günümüzde de sıcaklığını koruyan bir konudur. Laiklik ve sekülerlik tanımlarındaki kavram kargaşası halen devam etmektedir. Bu çalışma, bu konu etrafında yapılan tartışmalarda yaşanan kavram kargaşasına ışık tutmayı, teorik tartışmalarla amaçlamaktadır.
Field : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Mimarlık, Planlama ve Tasarım; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|