Hukuk sistemimizde yargı mercileri tarafından bir yargısal faaliyetin yürütülmesi bağlamında tesis edilebilen birtakım disiplin yaptırımları mevcuttur. Bu yaptırımlar bir kişinin duruşma salonundan dışarı çıkarılması, para cezasına veya hapis yaptırımına mahkum edilmesi şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Disiplin yaptırımlarından bir kısmı disiplin tedbiri mahiyetinde iken, diğer bir kısmı, özellikle de disiplin para cezaları disiplin cezası niteliğini haizdir. Disiplin yaptırımları yargı mercileri tarafından tesis edilse de, bunlar idari, daha açık bir ifadeyle yargısal işlerin idaresine ilişkin yaptırımlardır. Bu disiplin yaptırımlarından bazıları farklı nedenlerle hukuka aykırıdır. Bir disiplin yaptırımının tesisinden önce ilgili kişilerden savunma alınmaması, bu yaptırıma karşı başvurulabilecek herhangi bir hukuk yolunun bulunmaması durumunda bir hukuka aykırılık sebebi oluşturur. Ayrıca bunlar yargısal değil de idari kararlar olduğu için, kişilere bu yaptırımlara karşı hukuki koruma imkanı tanınması Anayasa’nın 125. ve 36. maddeleri uyarınca zorunludur. Bu nedenle tesis edildiği anda kesinleşen disiplin yaptırımları Anayasa’ya aykırıdır. Hakimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı Devlet aleyhine açılan tazminat davalarının esastan reddedilmesi halinde, ret kararı ile birlikte davacının ayrıca disiplin para cezasına mahkum edileceğini öngören 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 49. maddesinin ilk fıkrası da, hak arama hürriyetine aykırıdır. Buna karşın disiplin yaptırımlarının yargılamayı yürüten hakimler tarafından karara bağlanması hukuka aykırı değildir. Hakimlerin ilgili yaptırıma sebebiyet veren hukuka aykırı bir fiilin mağduru olmaları da bu sonucu değiştirmez. Aynı şekilde disiplin yaptırımları yoluyla kişi hürriyetinin kısıtlanması da Anayasa’ya uygunluk yönünden herhangi bir sakınca teşkil etmez
Alan : Hukuk
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|