Turizm günümüz tüketim toplumunun rutin faaliyetleri arasında yer almaktadır. Turistlerin ilgi alanlarına göre sağlık turizmi, doğa turizmi, kültür turizmi gibi alt alanları bulunmaktadır. Etnik turizm de bu alanlardan birisidir. Etnik turizm, “modern” yaşamın içindeki bireylerin “gelenekseli” ve “otantikliği” araması olarak görülmektedir. Bu sebeple küresel baskın kültürün dışında kalan kültürel “azınlık” gruplara gittikçe artan bir ilgi söz konusudur. Bilgi edinmeye, kültürel çeşitliliğe dair farkındalığı artırmaya yönelik entelektüel bir hareketlilik olarak gösterilen etnik turizm, temelde toplumsal ve kültürel tabakalaşmanın bir sonucu ve onların yeniden üretimidir. Çünkü turizm faaliyetinin istikameti “modern” olandan “geleneksel” hatta “ilkel” olarak görülene doğru olup, katılımcıları çoğunlukla üst sınıflardan bireylerdir. Yerel halklar bu turizm faaliyetlerinin paydaşları olarak gözükmektedirler. Oysa yerel halk ve kültürleri etnik turizmin “nesneleri” haline getirilerek “biblolaştırılmaktadırlar.” Kültürlerarası ilişkiyi geliştirdiği iddia edilen turizm, bir bakıma farklılığı “marjinalleştirerek” kültürel sınırları keskinleştirmektedir. Kurulan iletişimin boyutlarını turizm organizatörleri veya turistler belirlemekte , dolayısıyla yerel halklar çoğunlukla edilgen bir konuma düşmektedirler. Bu çalışmada, Dukha, Kalaşa ve Kayan halkları üzerinden etnik turizmin yarattığı eşitsizlik gösterilmiş ve Türkiye’deki örneklerine yer verilmiştir. Her biri farklı kültürel, tarihsel ve toplumsal arka plana sahip olan bu grupları ortaklaştıran konu onların turizm karşısındaki pozisyonlarıdır. Makalede verilen örneklerle ve uygulamalarla etnik turizmin kültürlerarası hiyerarşiyi yeniden inşa etmesi ve kültürün metalaştırılması tartışılmıştır.
Tourism is one of the routine activities of the consumption society with various subfields based on tourists’ interests such as environmental tourism, dark tourism, medical tourism, cultural tourism, etc. One of those subfields is ethnic tourism. Ethnic tourism is considered as a search for “tradition” and “authenticity” of people living in a“modern”life. Therefore, the interest in minority groups, which stand apart from the global dominant culture, tends to increase. Ethnic tourism, which is represented as an intellectual mobility toward gaining knowledge and raising awareness for cultural diversity, is the result of both cultural and social stratification and its reproduction. While the touristic projectile moves from “modern” to “traditional” and maybe even “primitive”, its participants belong to upper classes. Although indigenous people appear to be shareholders of this tourism activity, technically both these people and their culture are objectified and commodified. While claiming that ethnic tourism aids in the development of intercultural relations, it sharpens cultural borders by marginalizing diversities. For example, the level and scope of communication among tourists and indigenous people are determined by tour organizers and tourists. Tourists feel free to take pictures, to enter holy places or attend some practices. For this reason, there are warning signs regarding inappropriate behaviors for tourists in some touristic villages. This suggests that the position of indigenous people has become passive in tourism regardless if their villages are visited. This study shows how ethnic tourism creates inequality in the case of the Dukha in Mongolia, the Kalasa in Pakistan, and the Kayan people in Thailand and compares them to similar cases in Turkey, especially in non-Muslim communities. Despite having different cultural, historical, and social backgrounds, the issue that makes all these cases common is their position in this aspect of tourism. This article, therefore, discusses the reconstruction of a cultural hierarchy and the commodification of local cultures via ethnic tourism with examples and practices
Alan : Filoloji
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|