Anadolu Selçuklu döneminin en önemli saraylarından birisi olan Keykubadiye Sarayı, Kayseri’de Keykubad (Şeker) Gölünün doğusunda, Kayseri Şeker Fabrikası arazisi içerisindedir. İnşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte dönemin kaynaklarından anlaşıldığı kadarıyla 1220’li yılların ortalarında I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Kubadiye olarak da anılan saray, İbn Bibi’nin metinlerinde “…Tanrı cenneti dünyada göstermek için yaratmıştı” şeklinde geçen cümlenin devamında övgü dolu sözlerle ele alınmıştır. Bahsi geçen övgü dolu sözlere rağmen ne yazık ki sarayın ömrü çok uzun olmamıştır. Keykubad sonrasında, oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında da bir süre kullanılan saray, 1243 Kösedağ Savaşından sonra Moğolların Kayseri’yi istilası sırasında yakılıp, yıkılmıştır. Aksaraylı Kerimüddin Mahmud 1265 yılında Keykubadiye’nin artık kullanılmayacak durumda olduğunu belirtmiştir. Bu süreçten sonra tarihi kaynaklarda bir daha sarayın adına rastlanılmamaktadır. Saraydan günümüze, büyük ölçüde tahribata uğramış olan iki yapı kalıntısı ulaşabilmiştir. Bunlardan birisi Dört Kemerli Yapı (Küçük Köşk), diğeri de Tonozlu Yapı’dır (Büyük Köşk). Keykubadiye Sarayı Zeki Oral tarafından 1953 yılında keşfedilerek ilim alemine tanıtılmıştır. 1964 yılında Prof. Dr. Oktay Aslanapa kısa süreli kazı çalışmasında, günümüzde mevcut olan kalıntıların etrafını açmaya çalışmış, ayrıca kuzey yönde gölün kenarında, üç tonozlu yapı diye isimlendirdiği ve günümüzde mevcut olmayan yapıda da çalışmalar yürütmüştür. Burada ortaya çıkan veriler çerçevesinde yapıyı küçük bir köşk şeklinde adlandırmış, onun önünde bulunan yedi dilimli bir taşın balkon veya iskele ile ilişkili olabileceğini belirtmiştir. 1980 yılında ise Prof.Dr.Oluş Arık ve Prof.Dr.Rüçhan Arık tarafından yine kısa süreli çalışma yapılmış, o çalışma da bazı sebeplerle devam ettirilememiştir. 2014 yılında Prof. Dr. Ali Baş’ın bilimsel danışmanlığında Dört Kemerli Yapı ve Tonozlu Yapı olarak isimlendirilen kalıntılarda 07.04.2014 -17.04.2014 tarihleri arasında sondaj ve temizlik çalışması gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma sırasında, önemli kültür varlıkları ortaya çıkarılmıştır. Bundan hareketle, 2014 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığına müracaatta bulunulmuş, 2015 yılında Bakanlar Kurulu onayı ile Prof. Dr. Ali Baş başkanlığında kazı çalışmalarına başlanmış olup, 2018 yılında kazının dördüncü sezonu gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada Keykubadiye Sarayı, Selçuklu dönemi kaynaklarından başlanarak, sonrasında sarayın bulunuşu ve özellikle yapılan kazı çalışmaları ışığında değerlendirilecektir.
The Keykubadiye Palace, one of the most important palaces of the Anadolu Selçuklu period, is located in Kayseri in the east of Lake Keykubad (Sugar), within the land of Kayseri Sugar Factory. Although the exact date of the construction is unknown, it was built by Alaeddin Keykubad in the middle of the 1220s, as it is clear from the sources of the period. The palace, also referred to as Kubadiye, was addressed with praiseful words in the texts of Ibn Bibi in the continuation of the phrase "God created to show the heavens in the world." Despite the pleasant words mentioned, unfortunately the palace’s life has not been too long. After the day, the son II. The palace, which was also used for a period of time at the time of Giyaseddin Keyhüsrev, was burned and destroyed during the Mongol invasion of Kayseri after the 1243 Kösedağ War. The Aksarayli Kerimuddin Mahmud said in 1265 that Keykubadiye was no longer in use. After this process, the name of the palace is no longer found in historical sources. From the palace to today, the remains of two buildings that were largely destroyed have been achieved. One of them is a four-banded building (Little Corner) and the other is a Tonous Building (Great Corner). The Keykubadiye Palace was discovered by Intelligent Oral in 1953 and introduced to science. In 1964, Prof. Dr. Oktay Aslanapa, in his short-term mining work, tried to open the remains that are currently available, and in the northern direction, on the edge of the lake, he called the three-tonous structure and also conducted studies on the structure that is not currently available. In the framework of the data that appeared here, he called the structure in the form of a small corner, indicating that a seven-layer stone in front of it could be associated with the balcony or the scale. In 1980, a short-term study was performed by Prof. Dr. Oluş Arık and Prof. Dr. Rüçhan Arık, and that study was not continued for some reasons. In 2014, in the scientific consultation of Prof. Dr. Ali Baş, the remains named Four Belt Building and Tonic Building between 07.04.2014 and 17.04.2014 were carried out and cleaning work. During this study, important cultural assets were revealed. From this point, the Ministry of Culture and Tourism was presented in 2014 with the approval of the Ministry of Culture and Tourism in 2015 with the approval of the Ministry of Culture and Tourism. The mining work began under the presidency of Ali Chief, and the fourth season of the mining was carried out in 2018. In this study, the Keykubadiye Palace will be evaluated, starting from the Selçuklu era sources, then in the light of the palace's location and especially the excavation work done.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|