Görüntüleme
44
İndirme
1
Gerek bedensel bir ihtiyaç gerek de üreme kaygısının tek çözümü olması noktasında cinsellik, tüm canlılarda olduğu gibi insanlar arasında da vazgeçilemeyen dürtülerden biridir. Fakat insan cinselliğini diğer canlılardan ayıran bir nokta bulunmaktadır ki bu da çeşitli sosyal normlar aracılığıyla aktif cinsel yaşamın evlilik kurumuna bağlanması ve bazı durumlarda katı kurallarla kısıtlanması noktasında tezahür eder. Birçok toplumda bu yasak, özellikle kadın cinselliği bağlamında daha tutucu bir hâl almaktadır. Ataerkil toplum yapısının da etkisiyle sosyoekonomik endişeler neticesinde ortaya çıktığı düşünülen bu kısıtlama, bekâret olarak adlandırılmaktadır. Toplumsal yaşamda, aile kuracak erkeklerin soy ve miras devamının sağlanması kaygısıyla kadının evlilikten önce cinsellikle tanışmasının tamamen önüne geçen bakirelik, dinî ve ananevi kurumlarla da desteklenerek sosyal bir norm suretinde insanlığın ortak bir değeri hâline getirilmiştir. Bakirelik, yüzyıllar boyunca sosyal bir gerçek olsa ve inanç-gelenek bağlamında ele alınan bir gereklilik şeklinde algılansa da sonraki nesillere aktarılması noktasında da bazı kısıtlamalar söz konusu olmuştur. Nitekim bu olgu, cinsellik ile ilgili diğer kavram ve durumlar gibi birtakım sansürlemelere uğrayarak toplumların kolektif bilinçaltında bastırılmıştır. Bilinç düzeyine çıkması psikolojik mekanizmalar tarafından engellenen bekâret ile ilgili bu zihinsel kısıtlamalar, toplumların kimi folklor ürünlerine aksetmiş fakat bu yansıma çeşitli sembol ve imgelerle dile getirilebilmiştir. Yiyecek ile şehvet arasında mevcut olduğu iddia edilen ortak nitelikler bağlamında, dünya üzerindeki çeşitli toplumların sosyokültürel ve folklorik yaşantısında cinsellik ile ilişkilendirilen bal, Türk’ün bilinçaltında ise daha dar bir kavram alanına dâhil olarak bekâretin sembolik ifadesi hâline gelmiştir. Balın Türk halk düşüncesinde kadın cinsel saflığının bir temsili olduğu tezi üzerine temellendirilen ve bu iddiayı kanıtlarıyla ispat etmeyi amaç edinen bu çalışmada, söz konusu iddianın somut delillerine yer verilmiş ve sözlü gelenek unsurları bütüncül bir yaklaşımla analiz edilmiştir. Türk düşünce dünyasından beslenen mani, türkü, masal, halk hikâyesi, efsane ve evlilik ritüelleri ile halkın bilinçaltındaki cinsel sembollerini dizelerine nakşeden halk ozanı Karacaoğlan’ın şiirleri üzerinde psikanalitik bir çözümlemenin yapıldığı çalışmada, balın sembolik bir kavram olarak yer aldığı sözel ve eylemsel yaratmalar arasında somut bir ilişkinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu ilişki, belirlenen bal sembolünün bekâretle ilgili daha özel durumlarının tüm ürünlerde de geçerli olmasına dayanmakta ve bu da cinsel saflığı temsil eden balın, Türk halk düşüncesinde imge bütünlüğüne sahip olduğunu göstermektedir. Yapılan inceleme ve çözümlemeye göre bal figürü, iletişimsel yönü olan ve birey ile toplum arasındaki etkileşimde derin anlama sahip bir semboldür. Böylece çalışmada, bünyesinde bal imgesini barındıran kimi folklorik yaratmalar ile toplumsal uygulamaların anlamlandırılması, yorumlanması ve analiz edilmesi noktasındaki bazı eksiklikler giderilmiş söz konusu halk bilgisi ürünlerine yeni bakış açıları kazandırılmıştır.
The need is a physical need and the only solution to reproductive anxiety is that sexuality, as in all living creatures, is one of the unavoidable impulses among humans. But there is a point that distinguishes human sexuality from other beings, which manifests itself in the point of linking active sexual life to the marriage institution through various social norms and in some cases restricted by strict rules. In many societies, this ban becomes more consistent, especially in the context of female sexuality. This limitation, which is believed to arise as a result of socio-economic concerns, is called solitude. In social life, with the concern of ensuring the continuation of the descendants and inheritance of men to build a family, the female sexual encounter before marriage has been fully supported by the parental, religious and maternal institutions, and a common value of mankind has become a social norm. If shepherd has been a social reality for centuries, and it has been perceived as a necessity addressed in the context of faith-tradition, there have been some limitations in the point of transmitting it to the next generations. In fact, this phenomenon has been suppressed in the collective subconsciousness of societies by undergoing a number of censorships, like other concepts and circumstances related to sexuality. These mental restrictions on the loneliness, which is blocked by psychological mechanisms to reach the level of consciousness, have passed into some folklore products of societies; but this reflection can be expressed by various symbols and images. In the context of the common qualities allegedly existing between food and humility, the honey associated with sexuality in the socio-cultural and folkloric life of various societies around the world has become the symbolic expression of loneliness, including a narrow conceptual area in the subconscious Turkish. Based on the thesis that honey is a representative of female sexual purity in the Turkish people's mind and aimed at proofing this claim with evidence in this study, the concrete evidence of the claim was placed and the verbal tradition elements were analyzed with a comprehensive approach. The study in which a psychoanalytic analysis was made on the poems of the Turkish thought world, featuring the manic, turquoise, fairy tale, popular story, legend and marriage rituals and the subconscious sex symbols of the people in their series, found that there was a concrete relationship between the verbal and action creations in which honey was included as a symbolic concept. This relationship is based on the fact that the specific conditions of the identified honey symbol concerning singlehood are also applicable to all products, and that shows that the honey that represents sexual purity has an image integrity in the Turkish people's mind. According to the study and analysis done, the honey figure is a symbol with a communication aspect and a deep understanding in the interaction between the individual and the society. Thus, in the study, some deficiencies in the understanding, interpretation and analysis of some folkloric creations and social practices that contain the image of honey were solved; the relevant public knowledge products were given new perspectives.
Alan : Filoloji
Dergi Türü : Uluslararası
Makale Detay 
Benzer Makaleler
PDF Görüntüle
Dergi Bilgisi
Eseri Dinleyin
Alıntı Yap
Bu Sayfayı Yazdırın
Paylaş
Mendeley
