Bu yazının amacı, “yaratıcı emek söyleminin” mimarlığın emek süreçlerinde bir sömürü aracı olarak nasıl yeniden üretildiğini 21. yüzyılda Türkiye’de “mimar-işçiler” üzerinden tartışmaya açmaktır. Yaratıcı emek söylemi, mimarlıkta emek süreçlerinin aktörleri olan mimar-işçiler ve tüm işçiler için benzer şekilde sömürüyü derinleştirmekte ve “mimar-patronun” işçi karşısında ayrıcalıklı konumunu belirlemektedir. Söz konusu sömürü, hem dünyada hem de Türkiye’de, her biri aynı zamanda bir mimar-patron olan yıldız mimarların söylemleri üzerinden görünür hale gelmiştir. Öte yandan, Türkiye’de mimarlığın özellikle 21. yüzyılda gün geçtikçe artan güvencesizlik karakteri yapsatçılık modeli ve mega proje süreçleri üzerinden tartışılabilir. Tam da bu süreçlerden kaynaklanarak, yaratıcı emek söylemi bu kez patron değil mimar-işçi tarafından ve kendi emeğini savunmak adına kullanabilmektedir. Artan güvencesizliğe karşılık, mimar-işçilerin çalışma hayatlarına ve koşullarına dair tartışmaların Türkiye’de sönümlendiğini gözlemliyoruz. Bu sebeple, mimar-işçiyi sosyo-ekonomik sınıfının bir parçası olarak sorunsallaştıran bu yazının mimarlıkta emek süreçlerini yaratıcı emek söylemi bağlamında yeniden tartışmak için bir zemin oluşturtabilmesini umut ediyoruz.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|