Amaç: Çalışmanın amacı jinekolojik kanser tedavisinin üriner inkontinans semptomlarına olan etkisinin araştırılmasıdır. Metot: Çalışma endometrium ve over kanseri tanısıyla lenf nodu diseksiyonu geçirmiş 76 hastayı kapsamaktadır. Tedavi öncesi dönemde ürojinekolojik muayene , “ Kadınlarda Üriner İnkontinans Skoru”, Incontinence Impact Questionnaire-7 (IIQ7), Urogenital Distress Inventory-6 (UDI6) anket formları doldurulmuş ve tedavi sonrası 6. Haftada tekrarlanmıştır. Sonuçlar: Katılımcıların ortalama yaşları 57,7±10,5 ve ortalama pariteleri 2,6±1,2 dır. Toplam 44 (%57) hastada muayene ve “Kadınlarda Üriner İnkontinans Skoru” testiyle stres inkontinans, urge inkontinans veya miks inkontinans saptandı. Tedavi öncesinde stres üriner inkontinans, urge inkontinans ve miks inkontinans oranları sırasıyla %52,3, %9 ve %38,7’dir. Yirmi dört (%31) hasta over kanseri tanısıyla ve 52 (%69) hasta endometrium kanseri tanısıyla opere edilmiştir. Operasyonlar sırasında üriner sistem zedelenmesi olmamıştır. Operasyon sonrası 6. haftada üriner inkontinans oranı %71’dir ve fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<,05). Operasyon öncesi ve sonrası IIQ7 ve UDI6 skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı artış vardı (p<,05). Anket formları kendi içlerinde değerlendirildiğinde IIQ7 test sonuçlarında fiziksel aktivite ve seyahat skorlarında anlamlı farklılıklar saptandı. Sonuç: Radikal jinekolojik operasyonların üriner inkontinans semptomları üzerinde ciddi olumsuz etkileri vardır. Üriner semptomların hayat kalitesinde olumsuz etkileri vardır. Önleyici yaklaşımlar jinekolojik cerrahi sonrası tüm hastalara önerilmelidir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|