Osmanlı Devleti'nin çöküş süreci dikkate alındığında, her yüzyıla damgasını vuran bir antlaşma ile karşılaşırız. Osmanlı, on yedinci yüzyılın sonunda imzalanan Karlofça Antlaşması (1699) ile Macaristan'ı ve Transilvanya'nın büyük bir kısmını, Mora ve Dalmaçya kıyılarını, Podolya ve Ukrayna'yı "Kutsal İttifak" güçlerine bıraktı. Bu durum, basit bir toprak kaybının ötesinde, Osmanlı'nın Avrupa kıtasındaki egemenliğini kaybetmesinin de ilk işaretiydi. On sekizinci yüzyılın ikinci yarısında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması (1774) Devlet-i Al-i Osmani için tam bir yıkımın başlangıcı oldu. Bu antlaşma ile Osmanlı'mn nüfuz sahası üzerinde Rusya Çarlığı 'nın etkisi artmaya başladı. Sonraki yüzyıl "hasta adam" tabir edilen Osmanlı Devleti'nin Avrupalı büyük güçler (düvel-i muazzama) karşısındaki çöküş sürecinin hikâyesidir. 1878 Berlin Antlaşması ile başlayıp, 1918 Mondros Mütarekesi' ne kadar süren, kendi tarihininbunalımlı 40 yılının hikâyesi. Karlofça Antlaşması ile başlayan Osmanlı 'nın çöküşü neden bu denli uzunca bir zaman aldı? Bu sorunun cevabını "hasta adam"ın yaşama irade ve kararlılığında değil, büyük güçlerden İngiltere, Fransa ve Rusya arasındaki "denge diplomasisi"nde aramalıyız. Özellikle İngiltere ve Fransa, bu dönemlerde giriştikleri sömürgecilik faaliyetleri ile kendilerine yeni yayılma alanları buldular. Böylece mevcut Avrupa istikrarını bozma riskine de girmemiş oldular. Denge politikası Berlin Antlaşması'na değin sürdü. Paris Antlaşması'nda (1856) kabul edilen "Osmanlı topraklarının bütünlüğüne saygı ve iç işlerine karışmama" ilkeleri Berlin Antlaşması 'nda yer almadı. Bunun yerine, Berlin Antlaşması 'nda, Bab-ı Ali'nin gayr-ı müslim tebası adına yapması istenilen reformları denetlemek için büyük güçlerin müdahalesine izin verildi'. Artık İngiltere, Fransa ve Rusya için, Osmanlı Devleti diplomatik bir denge unsuru değildi. Bu andan itibaren büyük güçlere karşı önemli bir diplomatik kozu kaybeden Osmanlı kendine yeni bir müttefik aradı. Bu müttefik, siyasi birliğini İngiltere ve Fransa'ya göre çok geç tamamlamış ve bundan dolayı dünya siyasetinde etkin bir rol alamamış; sanayileşmesini geç tamamlamış ama daha dinamik bir sanayi kapitalizmine sahip olmuş Almanya'dır. Çökmekte olan Osmanlı, Almanya aracılığı rakiplerine karşı yeni bir denge politikası uygulayabilecektir. Sömürge arayan Almanya ise, Osmanlı vasıtası ile hammadde ve pazar ihtiyacını karşılayabilecektir.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|