Gerçek anlamından ayrılmış, ilgi çekici ve kalıplaşmış anlatıma sahip ifadelere “deyim” denilmektedir. Deyimlerin mecazlı olma durumlarına göre farklı sınıflandırmalar da yapılmaktadır. Çalışmalarda deyim sözcüklerinin değişmeyeceği, kalıplaşmış ifadeler olduğu, sözcüklerin yerlerine başkalarının konulamayacağı vurgulanmaktadır. Oysa tarihî süreç bu kanının aksini göstermektedir. Türkçe, değişik coğrafyalarda konuşulmuş, pek çok tarihi süreci geçirmiş bir dildir. Onun bu özelliği deyimlerde takip edilebilmektedir. Dil hafızası sözcüklerden daha derin bir olgudur. Sözcükler değişse de dilin düşüncedeki kalıpları yüzyıllar ötesine taşınır. Bugün Türkiye Türkçesinde kullanılan kaş çat- deyiminin tarihî metinlerde kaş kantar- olarak görülmesi yüz ifadesindeki değişikliklerin (kaşın hareketinin) mecazın ifadesinde asıl olarak kullanıldığını yani anlamın sözcükten daha eski olduğunu göstermektedir. Dil boşalan bir ögenin yerini mutlaka doldurma eğilimi gösteren bir sistemler bütünüdür. Bir fiilin kullanımdan düşmesi için yerini başka bir fiilin alması gerekir. Deyimlerde bu durumun görüldüğü en canlı örnekleri taşıyan dil birimleridir. Örneğin ur- fiili tarihi süreçte vur- biçimine dönüşmüş, kullanım alanı ve çeşitliliği de daralmıştır. Tarihi dönemlere bakıldığında taranan eserlerde deyimlerde fiillerin değişebildiği, kullanımdan düşen, anlam daralmasına uğrayan fiillerin deyim yapısı korunarak başka fiil ile anlatıldığını ya da deyimlerdeki isimlerin de değişebildiği görülebilmektedir. Sözcüklerin kullanımdan düşmesi, alıntı sözcüklerin yerine Türkçeleştirme çalışmalarının etkisi, sözcüklerin anlamında görülen daralma gibi sebeplere bağlı olarak deyimlerin isim kısımlarında da değişiklikler görülebilmektedir Bu durumda deyimlerin dillerin değişimi gösteren önemli belgeler olduğunu belirtmek ayrıca deyimlerin kalıplaşmış/ değişemez söz grupları olduğu şeklindeki genel yargının da tartışmaya açılabileceğini söylemek mümkündür.
Gerçek anlamından ayrılmış, ilgi çekici ve kalıplaşmış anlatıma sahip ifadelere “deyim” denilmektedir. Deyimlerin mecazlı olma durumlarına göre farklı sınıflandırmalar da yapılmaktadır. Çalışmalarda deyim sözcüklerinin değişmeyeceği, kalıplaşmış ifadeler olduğu, sözcüklerin yerlerine başkalarının konulamayacağı vurgulanmaktadır. Oysa tarihî süreç bu kanının aksini göstermektedir. Türkçe, değişik coğrafyalarda konuşulmuş, pek çok tarihi süreci geçirmiş bir dildir. Onun bu özelliği deyimlerde takip edilebilmektedir. Dil hafızası sözcüklerden daha derin bir olgudur. Sözcükler değişse de dilin düşüncedeki kalıpları yüzyıllar ötesine taşınır. Bugün Türkiye Türkçesinde kullanılan kaş çat- deyiminin tarihî metinlerde kaş kantar- olarak görülmesi yüz ifadesindeki değişikliklerin (kaşın hareketinin) mecazın ifadesinde asıl olarak kullanıldığını yani anlamın sözcükten daha eski olduğunu göstermektedir. Dil boşalan bir ögenin yerini mutlaka doldurma eğilimi gösteren bir sistemler bütünüdür. Bir fiilin kullanımdan düşmesi için yerini başka bir fiilin alması gerekir. Deyimlerde bu durumun görüldüğü en canlı örnekleri taşıyan dil birimleridir. Örneğin ur- fiili tarihi süreçte vur- biçimine dönüşmüş, kullanım alanı ve çeşitliliği de daralmıştır. Tarihi dönemlere bakıldığında taranan eserlerde deyimlerde fiillerin değişebildiği, kullanımdan düşen, anlam daralmasına uğrayan fiillerin deyim yapısı korunarak başka fiil ile anlatıldığını ya da deyimlerdeki isimlerin de değişebildiği görülebilmektedir. Sözcüklerin kullanımdan düşmesi, alıntı sözcüklerin yerine Türkçeleştirme çalışmalarının etkisi, sözcüklerin anlamında görülen daralma gibi sebeplere bağlı olarak deyimlerin isim kısımlarında da değişiklikler görülebilmektedir Bu durumda deyimlerin dillerin değişimi gösteren önemli belgeler olduğunu belirtmek ayrıca deyimlerin kalıplaşmış/ değişemez söz grupları olduğu şeklindeki genel yargının da tartışmaya açılabileceğini söylemek mümkündür.
The words that are distinctive from the real meaning, interesting and shaped, are called "I say". According to the terms of the word, different classifications are also made. In the studies, it is emphasized that the words will not change, that the words will be formed, that the words will not be placed by others. However, the historical process shows the opposite of this blood. Turkish is a language spoken in different geographies, which has passed many historical processes. This character can be followed in words. Language memory is a phenomenon deeper than words. When the words change, the patterns of thought of the language move over the centuries. Today in Turkish and to- In the historical words The Cantor- As a result of the change in the face expression (the movement of the mouth) is used in the expression of the mosque, meaning that the meaning is older than the word. The language is a whole system that has a tendency to fill the place of an empty object. One must be replaced by another in order to get rid of the use. These are the language units that carry the most vivid examples of this situation. For example by ur- in the historical process shoot- It has changed its form, its scope and diversity have also shrinked. If you look at the historical periods, you can see that the facts in the words can be changed, that the facts that fall from use, that the meaning is shrinked, that the word structure is preserved by other facts, or that the names in the words can be changed. It is possible to note that the words fall from use, the effect of the work of Turkishization instead of the quotations, the circumstances such as the reduction in the meaning of the words can also be seen changes in the name parts of the words, in this case it is possible to note that the words are important documents that show the change of the languages, and it is possible to say that the general judgment in the form of the words are shaped/unchanged word groups can also be opened to discussion.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|