Osmanlıda temel görevi İslam hukukunun tarafsız bir şekilde yorumlanması olan şeyhülislamlar, 16. yüzyılın sonlarından itibaren Hoca Sâdeddin Efendi (1598-99) ile başlayıp Hocazade Mesud Efendi (1656)’ye kadar ki süreçte devletin merkezî idaresinde oluşan otorite boşluğundan yararlanarak görev ve yetkilerinin dışına çıkıp idari, siyasi, askerî ve hatta diplomatik meselelerde aktif rol oynamışlardır. Bu çerçevede devlet içindeki siyasi, sosyal ve askerî karışıklıklardan çoğu kez sorumlu tutulmuşlardır. Haklarında saltanatı ele geçirmek istedikleri ya da devlete karşı isyan hazırlığı içinde oldukları gibi söylentilerin ortaya çıkmasına yol açacak kadar politikleşmişlerdir. Bu durum kimi zaman azledilip haklarında sürgüne gönderilme kararı alınmasına, kimi zaman ise 1634’te Ahizade Hüseyin Efendi ve 1656’da Hocazade Mesud Efendi örneklerinde olduğu gibi politik bir tehdit olarak görülüp katledilmelerine yol açmıştır. Şeyhülislamların siyasi meselelere müdahil olmaları genel anlamda devletin merkezî idaresinde karışıklıklara yol açmış ve dolayısıyla olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Bu durum aynı zamanda Osmanlıda şeyhülislamların o zamana kadar ki itibar ve algılarını da zedelemiştir.
Osmanlıda temel görevi İslam hukukunun tarafsız bir şekilde yorumlanması olan şeyhülislamlar, 16. yüzyılın sonlarından itibaren Hoca Sâdeddin Efendi (1598-99) ile başlayıp Hocazade Mesud Efendi (1656)’ye kadar ki süreçte devletin merkezî idaresinde oluşan otorite boşluğundan yararlanarak görev ve yetkilerinin dışına çıkıp idari, siyasi, askerî ve hatta diplomatik meselelerde aktif rol oynamışlardır. Bu çerçevede devlet içindeki siyasi, sosyal ve askerî karışıklıklardan çoğu kez sorumlu tutulmuşlardır. Haklarında saltanatı ele geçirmek istedikleri ya da devlete karşı isyan hazırlığı içinde oldukları gibi söylentilerin ortaya çıkmasına yol açacak kadar politikleşmişlerdir. Bu durum kimi zaman azledilip haklarında sürgüne gönderilme kararı alınmasına, kimi zaman ise 1634’te Ahizade Hüseyin Efendi ve 1656’da Hocazade Mesud Efendi örneklerinde olduğu gibi politik bir tehdit olarak görülüp katledilmelerine yol açmıştır. Şeyhülislamların siyasi meselelere müdahil olmaları genel anlamda devletin merkezî idaresinde karışıklıklara yol açmış ve dolayısıyla olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Bu durum aynı zamanda Osmanlıda şeyhülislamların o zamana kadar ki itibar ve algılarını da zedelemiştir.
The main task in Ottoman is to interpret the Islamic law in a neutral way, the shaykhulisms, starting from the end of the 16th century with Hoca Sadeddin Efendi (1598-99) and Hocazade Mesud Efendi (1656) that in the process, taking advantage of the authority gap formed in the central administration of the state, have gone out of their duties and powers and have played an active role in administrative, political, military and even diplomatic matters. In this context, they are often held responsible for political, social and military confusion within the state. They are politically enough to lead to the rise of rumors as they want to take over their rights, or as they are prepared for rebellion against the state. This situation has sometimes diminished and led to the decision to be expelled in their rights, and sometimes in 1634 Ahizade Hussein Efendi and in 1656 Hocazade Mesud Efendi as a political threat and murder. The interference of the Sheikhisms in political matters in general has led to confusion in the central administration of the state and therefore has caused negative consequences. This situation has also undermined the reputation and perception of the Ottoman Cheikhulisms until that time.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|