Uluslararası ilişkilerde güncel konulardan birisi, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin hegemonik konumudur. Sovyetler Birliği (SSCB)’nin dağılmasının ardından iki kutuplu uluslararası sistemin ABD’nin hakim olduğu tek kutuplu sisteme dönüşmesi sonrasında, 90’lı yıllardan itibaren ABD hegemonyasının sürdürülebilirliği önemli bir tartışma konusu olmuştur. Çin’in özellikle 21. yüzyıl itibarıyla, Soğuk Savaş sonrasında oluşturulan Pax Americana’nın kurumları ve kurallarına rızayı seçmek yerine belirli konularda kendi çıkarları adına hareket ederek kendi uluslararası sistemini kurmaya çalıştığı bilinmektedir. Dış politikasını büyük ölçüde küresel hegemonyasını devam ettirmek üzerine kuran ABD ise geçmiş dönemlerde SSCB ile yaşadığı rekabetin bir benzerini günümüzde Çin’le yaşamaktadır. Her ne kadar 21. yüzyılda yaşanılan güç dönüşümüyle ABD’nin gücü göreli olarak azalırken, Çin’inki artmaktaysa da, ABD’nin ekonomik, askeri ve teknolojik üstünlükleri nedeniyle küresel hegemonyasına son vermenin çok uzun zaman alacağı görüşü, günümüzde politika yapıcılar ve uluslararası ilişkiler akademisyenleri arasında yaygındır. Bununla birlikte, Çin’in yükselişi, önümüzdeki yıllarda ABD’nin dış politikasının en önemli meselesi olacaktır. Bu çalışmada kapsamlı bir literatür taraması ışığında hegemonyanın sert ve yumuşak güç unsurları ele alınarak ABD ve Çin karşılaştırılması yapılacak olup, hiçbir hegemonik düzenin sonsuza dek sürmeyeceği düşüncesiyle, yaşanılan yapısal değişimlerin Amerikan hegemonyasını nereye taşıyacağı, mevcut ‘güç kayması' ve ABD'nin hegemonik düşüşte olup olmadığına dair görüşler analiz edilecektir.
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|