Sovyetler Birliği’nin 1991 senesinde dağılmasının ardından Orta Asya’da bir güç boşluğu oluştuğu vakit İran bölgedeki gelişmelere kayıtsız kalmamıştır. Diğer yandan İran’ın Orta Asya politikası, dış politikasındaki ideolojik-idealist söylemlerin retorikten ibaret olduğunu gözler önüne sermiştir. Çünkü Tahran, söz konusu bölgeyi bilhassa yaptırımların aşılması noktasında bir “kaçış güzergâhı” olarak değerlendirerek bölge devletleriyle faydacı ve gerçekçi ilişkiler geliştirmeye özen göstermiştir. Orta Asya devletleri çerisinde Fars soylu bir kimliğe sahip olan Tacikistan dışındaki diğer dört devletin (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan) Türk kökenli oldukları bilinmektedir. Bu keyfiyet ise İran’ın bölgeyle olan münasebetlerini sınırlandıran etkenlerin başında gelmektedir. Özellikle Türk dünyasında yürütülen bütünleşme politikaları, İran’ın bölgedeki etkisinin zayıflamasına yol açmaktadır. Bu durumun farkında olan Tahran yönetimi ise bölge başkentleriyle faydacı temelde ilişkiler teşkil etmek suretiyle Orta Asya’da varlık göstermeye çalışmaktadır. Bu makalede İran’ın Orta Asya Cumhuriyetleri ile olan münasebetleri siyasi, askerî, iktisadi ve kültürel boyutlara odaklanmak suretiyle incelenmektedir.
After the dissolution of the Soviet Union in 1991, when a power gap was formed in Central Asia, the development in the Iranian region was not neglected. On the other hand, Iran’s Central Asian policy has shown that the ideological-idealist statements in its foreign policy are just retorical. Because Tehran has regarded the area as a “flight route” at the point of overcoming the sanctions, and has made its attention to developing useful and realistic relations with the region’s states. It is known that four other countries (except Tajikistan, Kazakhstan, Kyrgyzstan, Uzbekistan and Turkmenistan), which have a noble Persian identity, are of Turkish origin. This enjoyment comes from the main factors that limit the relations of Iran with the region. In particular, the integration policies implemented in the Turkish world lead to a weakening of Iran’s influence in the region. The Tehran government, aware of this situation, is trying to prove its existence in Central Asia by establishing a beneficial basis of relations with the region’s capitals. This article examines the relations of Iran with the Central Asian Republics by focusing on political, military, economic and cultural dimensions.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|