Tarım sektörü, yaşamın devamı için gıda üretimi ve sanayi sektörüne hammadde sağlama açısından öncelikli sektördür. Tarımda çalışan kavramı, kendi tarımsal üretim alanında çalışanları, işverenleri/çiftlik sahiplerini, ücretli sürekli çalışanları, mevsimlik çalışanları ve birlikte yaşamaları/çalışmaları nedeniyle ailenin tüm bireylerini içermektedir. Araştırmalar tarım çalışanlarında; sağlıksız su, atıklar gibi çevresel tehlikeler, tarım alet ve makineleri, pestisitler, hayvanlara ilişkin faktörler, hizmete erişememe, ergonomik tehlikeler ve psikososyal stresler yanı sıra, ekonomik krizler ve küresel iklim değişikliğine bağlı depresyon başta olmak üzere ruhsal bozukluk sıklığının arttığını göstermektedir. Hasat döneminde kötü hava koşulları, sel ve kuraklığa bağlı beklenen ürünün alınamaması, makinelerin bozulması, hayvanların hastalanması, teşviklerin zamanında ve yeterli düzeyde ödenememesi, çalışanların finansman yönetimi ile yeni teknolojiler konusunda bilgi ve bilinç düzeyinin düşüklüğü, hizmetlere erişememe, fiziksel sağlık sorunları, sıcak stresi, tarımla ilgili yasaları bilmeme, tatil günlerinin olmayışı, uzun çalışma saatleri, çiftlik alanlarının büyümesi, azalan çiftçi sayısına karşı artan üretim talebi ile kaza ve yaralanmaların önemli işle ilgili stres kaynakları olduğu bilinmektedir. Tarımda çalışanların işle ilgili ruhsal bozukluklarının önlenmesi için, risk değerlendirme ve yönetiminin fiziksel, kimyasal ve psikososyal tehlikeleri içerecek şekilde, hak temelli bir yaklaşımla sosyal korumayı da (sosyal güvenlik, sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler) kapsayacak şekilde yapılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.
The agricultural sector is the primary sector in terms of food production and supply of raw materials to the industrial sector for the continuity of life. The concept of working in agriculture includes employees in their own agricultural production field, employers/both owners, paid permanent workers, seasonal workers and all the family members because they live/work together. Research shows that farming workers have increased the frequency of mental disorders, including environmental dangers such as unhealthy water, waste, agricultural tools and machines, pesticides, animal-related factors, non-access to service, ergonomic dangers and psychosocial stresses, as well as economic crises and global climate change-related depression. It is known that poor weather conditions during the harvest period, the unprecedented product due to flood and drought, the damage of machines, the illness of animals, the failure to pay in time and sufficient levels of incentives, the low level of knowledge and awareness of employees about the financing management and new technologies, the unaccess to services, physical health problems, hot stress, the unknowledge of agricultural laws, the absence of holidays, long working hours, the growth of farms, the increased demand for production against the reduced number of farmers, accidents and injuries are important work-related stress sources. For the prevention of mental disorders of workers in agriculture, it is believed that risk assessment and management will be beneficial in a way that will include physical, chemical and psychosocial dangers, and in a right-based approach that will also include social protection (social security, social aid and social services).
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|