Haçlıların 1099 yılında Kudüs’ü ele geçirerek burasını yakıp yıkmaları, mabetlere sığınan Müslümanları öldürmeleri İslâm âleminde büyük bir hüzün doğurmuştu. Müslümanlar arsındaki kavgalar ve ayrışmalar Haçlıların işini kolaylaştırmış ve Urfa, Antakya yanında Kudüs’te de bir krallık kurarak buraya yerleşmişlerdi. Bundan sonra Müslümanlar Kudüs’ü geri almakla değil, Haçlılar karşısında kendilerini korumakla vakit harcamışlardı. Haçlılara karşı ilk ciddî taarruzu Zengî yapmış, onun 1146’da ölümünden sonra da mücadeleyi daha başarılı olarak oğlu Nureddin devam ettirmişti. Nureddin’in 1154 yılında Dımaşk’ı ele geçirmesi Suriye’de bir Müslüman bütünlüğü oluşturmuş, ancak bu yeterli olmamıştı. Kudüs’e hâkim olmak için Mısır’ı da ele geçirmek gerekiyordu. Bu sırada Mısır’da karşıklıklar çıkınca, Nureddin de kumandanı Şirkûh ve onun yeğeni Selahaddin’i Mısır’a gönderdi. Haçlıların da duruma el koymaları Şirkûh’u yavaşlatamadı ve 1169 yılında Mısır’a hâkim olundu. Bu sırada Şirkûh öldü ve onun yerine yeğeni Selahaddin vezir oldu. 1171 yılında Mısır’da hutbe, iki asır aradan sonra yeniden Abbasiler adına okutularak Fatımîler devri sona erdirildi. 1174’de Nureddin’in ölümü ile bayrağı devir alan Selahaddin, bir müddet iç karışıklıklarla uğraştı ve daha sonra Haçlılara karşı harekete geçti. 1187 yılında önce Hıttîn Savaşı’nda Haçlılar mağlup edildi, sahildeki şehirler Sûr kenti hariç ele geçirildi ve ardından da 2 Ekim 1187’de Kudüs fethedildi. Bu gelişen süreçte önemli rollerden birisi, Selahaddin yanında Nureddin’in idi ve Müslümanlar büyük bir sevinç yaşıyorlardı. Miraç gecesi sabahı şehre girildi ve ilk Cuma namazı kılınarak ilk hutbe okundu. Kutsal yerlerden haç temizlenmiş yerine tevhid bayrağı dikilmişti. Dımaşk kadısı İbnü’z-Zeki, ilk hutbeyi okuma ayrıcalığını elde etmiş, Müslümanların sevincine tercümanlık yapmıştı.
The crucifiers in 1099 captured Jerusalem and burned it and destroyed it, killing Muslims who sheltered to the temples, was a great sadness in the Islamic world. The struggles and divisions in the Muslim armed facilitated the work of the Crusaders, and they settled here by establishing a kingdom in Jerusalem alongside Urfa and Antakya. After that, the Muslims spent time not taking back Jerusalem, but protecting themselves against the Crusaders. Zengî made the first serious struggle against the Crusaders, and after his death in 1146 his son Nureddin continued the struggle more successfully. Nureddin's conquest of Dimask in 1154 created a Muslim integrity in Syria, but that was not enough. He had to take over Egypt to judge Jerusalem. At that time, when conflicts came out in Egypt, Nureddin also sent his commander Shirkûh and his grandson Selahaddin to Egypt. The crucifiers did not slow the shirkûh, and in 1169 he was ruled over Egypt. He died, and his grandfather became his grandfather. In 1171 the Hutbe in Egypt, after two centuries of interruption, was re-learned in the name of the Abbasians and the Fatimite period ended. In 1174 with the death of Nureddin, Selahaddin, who dropped the flag for a while, dealt with internal confusion and then took action against the Crusaders. In 1187 the Crusaders were first defeated in the Hittin War, the cities on the coast were captured except the city of Sur, and then, on 2 October, 1187 Jerusalem was conquered. One of the important roles in this developmental process was the Nureddin alongside Selahaddin, and Muslims lived a great joy. In the morning he entered the city, and the first Friday prayer was made and the first Hutbe was read. From the holy places the flag was placed instead of cleansing the cross. The woman of Dimask, Ibn al-Zeki, had the privilege of reading the first Hutbe and translated to the joy of the Muslims.
Field : İlahiyat
Journal Type : Ulusal
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|