Kur’an’da Allah’ın ulûhiyet, rubûbiyet ve yaratma bakımlarından bir tek oluşunu ifade eden tevhid inancı ile beraber peygamberlere iman ve ahiret konuları da önemli yer tutar. Peygambere inanmak onun tebliğ ettiklerine de iman etmek demektir. Peygambere inanmayan, o dinden olamaz. İnsanların peygamberlere ihtiyaçları vardır. Zira sadece Allah’ı akılla bulmak, insanı sorumluluktan kurtaramaz. İnsan, aklıyla Allah’ı bulduktan sonra bu inancın gerekliliklerini de vahiy kaynaklı olarak bilmesi ve yerine getirmesi gerekir. Bu bakımdan Allah’ın peygamber göndermesi, insanlara ilâhî bir lütuftur. Allah, insanlığa tarih içerisinde pek çok peygamber göndermiştir. Diğer taraftan Allah’a inanmakla beraber peygamberliğin, vahiy ve mûcizenin imkânını kabul etmeyen deistler vardır. Onlar akla gereğinden fazla güvenerek her şeyin akılla bilinebileceğini iddia etmektedir. Matematiksel bir çıkarımla da peygamberliğin gerekliliğini inkâr etmektedirler. İslam, akla uygun bir dindir. Böyle olmakla beraber biz bu çalışmamızda İslamiyet ile ilgili her hususun salt katı akıl ve mantık kuralları çerçevesinde anlaşılmasının doğru olamayacağını ortaya koymaya çalışacağız. Bu hususlardan biri de nübüvvet/peygamberlik müessesesidir.
Alan : İlahiyat
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|