Nasb, Hz. Ali’ye (r.a.) buğz etmek ve diğer sahabeyi fazilette onun önüne geçirmek demek-tir. İmâmiyye Şîasına göre, Hz. Ali’ye, evlâtlarına ve taraftarlarına karşı olan zümrelere veri-len bir isimdir. Hadisçiler bu düşünceyi taşıyanları ehl-i bid‘at kabul etmiş ve rivâyetlerini çoğunlukla kabul etmemiştir. Kur’ân’dan sonra en sika kaynak olarak kabul edilen Sahîhayn’da haklarında nasb ithamı yapılmış bazı râvîlerin hadisi yer almaktadır. İbn Hacer Hedyü’s-sârî isimli eserinde bunlardan altısının ismini vermiştir. Süyûtî’nin Tedrîbü’r-Râvî isimli eserinde verdiği listede ise yedi râvî yer almaktadır. Bu yedi râvî dışında İbn Hacer’in Tehzîbü’t-Tehzîb ve Takrîbü’t-Tehzîb isimli eserlerinde Nâsıbî omakla itham edildiklerini be-lirttiği başka râvîlerin hadisleri de Sahîhayn’da yer almaktadır. Buhârî ve Müslim ehl-i bid‘at olmakla itham edilen bu râvîlerden hadis rivâyet etmeleri ve bunları Sahîhayn’a almaları se-bebi ile hem Ehl-i Sünnet hem de Şiî kesim tarafından eleştirilmiştir. Buhârî ve Müslim, hem Ehl-i Sünnet hem de Şiî kesim tarafından ehl-i bid‘at olmakla itham edilen bu râvîlerden ha-dis rivâyet etmeleri ve bu hadisleri Sahîhayn’a almaları yüzünden eleştirilmiştir. Ancak Sahîhayn’ı bu gerekçe ile eleştiren Şia’nın önde gelen hadis kaynaklarında Nâsıbî olmakla it-ham edilen râvîlerin rivâyetleri de yer almaktadır. Bu çalışmamızda Nâsıbî olmak ile itham edilen bu râvîler hakkındaki ithamlar ve bu râvîlerin Sahîhayn’daki rivâyetleri incelenecektir.
Alan : İlahiyat
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|