İslam hukukunda tarafların karşılıklı irade beyanında bulunmaları ile kurulan akidler, tam anlamıyla hukuki sonuç meydana getirmesi ve mülkiyetin kesin bir şekilde intikali için birtakım şartlara ihtiyaç duyar. Ayrıca bu şartlarla birlikte tarafların yanılmasının önüne geçilmesi için akidlerde bir takım seçimlik haklar vardır. Bu haklar “aldanmama, rızaya dayanma ve meçhuliyet taşımama” gibi ilkelere dayanır. Bu ilkelerden hareketle akidlerde seçme, cayma ve onama iradesinin yer aldığı her husus muhayyerlik konusu içerisinde değerlendirilir. Tarafların ön anlaşma ile belirledikleri muhayyerliklerden olan ta‘yin muhayyerliği kuruluş ve tamamlanma sürecinde akdin şartlarını negatif yönde etkilememekte, mün’akid, sahih ve lazım bir şekilde kurulmuş akidde müşteriye veya satıcıya belirli ürünlerden birisini satış sonrası seçme imkanı vermektedir. Bu seçimlik hak, akdin nefaz kazanmasında etkilidir diyebiliriz. Muhayyerliklerin akidlerde var oluş esprisi olan “aldanmayı önleme” ilkesi, ta‘yin muhayyerliğinde de yer almakta olup, aldanmaktan korkan tarafa en azından tespit edilmiş olan mallardan dilediğini seçme imkanı vermektedir. Modern kanunlarda yer almayan bu tür bir seçimlik hakkın İslam satış hukukunda yer alması akit sistematiği açısından değerli bir husustur.
Alan : İlahiyat
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|