İnterior olarak tanımlanan iç mekân resimleri, 17. yy’da Felemenk sanatında popülerlik kazanmış ve portre, manzara gibi bağımsız bir konu olarak sanat tarihinde yerini almıştır. Protestanlığın dini resimlere getirdiği yasak üzerine yaygınlaşan bu tür resimlerde gündelik yaşamı konu olan iç mekân resimleri, daha çok kadından beklenen toplumsal rollere göndermeler içermektedir. Meryem Ana’nın kutsallığıyla ilişkilendirilen bu yaklaşım, yüzyıllar boyu Avrupa sanatında gelenekselleşmiştir. Modern Dönemin ilk yarıyılında “Altın Çağı”nı yaşayan Danimarka sanatı da iç mekân resimleri aracılığı ile toplumca onaylanan kadın rolünü mekândaki huzur kavramı ile sembolleştirmiştir. Bu çalışmada amaçlanan; mekâna dair cinsiyetçi yaklaşımların toplumsal ve kültürel etkileri üzerinden kadın-mekân ilişkisinin sanata yansıma biçimlerini Danimarka sanatı üzerinden ele almaktır.
The interior paintings, defined as interior, gained popularity in the 17th century in the Felemenk art, and portraits took their place in the art history as an independent subject, such as the landscape. In these images that are spreading over the prohibition that Protestanism brings to religious paintings, the interior paintings that are the subject of daily life include messages to the social roles that are more expected from women. This approach, linked to Mary's holiness, has been traditionally traded in European art for centuries. In the first half of the modern era, the Danish art, which lived in the "Golden Age", also symbolized the role of a woman, socially approved through interior paintings, with the concept of peace in the space. The aim of this study is to address the forms of art reflection of women-place relationship through the social and cultural effects of the sexual approaches to the space through the Danish art.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|