2009 sonrasında Türk dış politikası, önceki dönemlerin aksine komşularıyla arasındaki tarihsel, siyasal ve ekonomik sorunlarını çözmeye çalışmış, bu çerçevede diplomatik müzakerelere önem vermiş, bulunduğu coğrafyada istikrarın ve düzenin sağlanması için proaktif bir diplomasi yürütmeyi amaçlamış, bununla da yetinmeyerek uluslararası arenada arabuluculuk rolü üstlenmiş ve devletler arasındaki gerginliklerin sona ermesi için uzlaştırmacı bir tutum sergilemiştir. Fakat Türkiye’nin yumuşak güç odaklı bu dış politikası çok uzun sürmemiştir. 2010 yılının sonlarına doğru başlayan, Ortadoğu halklarının özgürlük arayışlarını ve diktatör rejimlere karşı başkaldırışlarını sembolize eden Arap Baharı’yla beraber Türkiye, daha önceden dostane ilişkiler geliştirdiği ülkelerin liderlerine karşı muhalif halk ayaklanmalarını desteklemiş, üstelik uluslararası toplumun uyguladığı militarist politikalara destek vermiştir. Böylelikle Türk dış politikası, “sıfır sorun” söyleminden uzaklaşarak birçok devlet ile sorunlu ve sert ilişkiler sürecine girmiştir. er tutarak hem devletlerarası ilişkileri etkilemiş, Bu süreçte dijital medya da hem de toplumlar üzerinde yumuşak güç unsuru haline gelmiştir.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|