Yaklaşık yirmi yıl önce, göçmen filmlerinin sıklığının artmaya başlamasıyla birlikte “göçmen sineması” belli bir grup filmi tanımlayan jenerik bir kavram olarak tartışmalara girdi. Avrupa’nın genişleyen ve derinleşen birliğinin getirdiği iyimser hava, çok kültürlülüğün bir değer olarak kabul görmesi ve ulus devlet fikrinin sorgulanması bu kategorinin tanınmasında yardımcı oldu. Ulusal sinemaların katı gölgesi ortadan kalktığında, ulus-aşırı, göçmen, diasporaya ilişkin filmler ve çoğulcu kimlik pratikleri görünür hale geldi. Bugün Avrupa kimliği, yükselen aşırı sağ, Avrupa şüpheciliği, Yunanistan’da başlayıp başka ülkelere yayılma işaretleri veren ekonomik çöküntü, istikrarsızlaşan çevre coğrafyalar ve sığınmacı akını karşısında darbe yerken birleşik Avrupa fikrinin gerisindeki iyimser kozmopolitan zemin güç kaybediyor. 1990’ların refah Avrupası ve güçlü Avrupalı kimliği döneminin öncelikleri değişirken göçmen filmleri de dönüşüyor. Filmlerin odağı göçmen topluluklardan sığınmacılara kayarken bu çalışma ‘göçmen sineması’ kavramının geçerliliğini sorgulamayı amaçlıyor
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|