İbn Sînâ ve Hegel; kendi aralarında kültür, mekân ve zaman farklılıklarına sahipti. İlaveten İbn Sînâ Hegel’e nazaran daha Aristotelesçi tona sahip bir filozoftu. Tüm bu farklılıklar yine de iki filozofun devletin kurucu unsuru bağlamında müşterek öğretilere sahip olmasına engel olmadı. İbn Sînâ ve Hegel’in dini devlete temel yapma konusunda ne kadar benzeştikleri dikkate şayandır. İşin ilginci devletin kurucu un-suru bağlamında her iki filozofumuzun ayrıca aynı veyahut benzer işlevlere sahip kavram ve olgulara başvurmalarıdır. Bunlar arasında din, tin ve dünya tinini örnek olarak verebiliriz. İşin önemli bir tarafı her iki filozofta bu tarz kavram ve öğretileri beraber ele almalarıdır. Aslında İbn Sînâ ve Hegel tüm bu kavramsal öğretiler yoluyla bizatihi teolojik politik yapmaktaydılar. Zaten onlar nazarında insan hayvan-ı nâtık olmanın yanı sıra ve ötesinde hayvan-ı medenî idi. Bu yönüyle insan, her iki filozofuz için devletleşmiş varlıktır. Tüm bu öğretiler neticesinde İbn Sînâ ve Hegel’in benzer sonuçlara vardıkları da görülmelidir: Deizmin imkânını kapatma, dünyevi olanın tanrısallaştırılması, peygamberliğin devlet için elzem olması gibi.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|