20. yüzyıla doğru gelirken dünya, ortaya konulan yeni teknolojik buluşlar ve siyasî fikirlerle, artık bambaşka bir dönemecin eşiğindeydi. Osmanlı Devleti’nin geleneksel yapısı, yeni oluşmakta olan dünyanın ve anlayışın haylice uzağındaydı. Bu durum onu, özellikle 19. yüzyılın başından itibaren, bünyesinde birçok değişiklikler yapmaya zorluyordu. Tanzimat ve Islahat fermanlarıyla çerçevesi çizilmeye çalışılan bu değişiklikler, sanıldığı kadar kolay olmayacağa benziyordu ve öyle de oldu. İster kendi kararıyla olsun, isterse dış yönlendirme ve müdahaleyle olsun, bir taraftan yenileşme gayretleri sürerken, diğer yandan devletin geleneksel yapısı korunmaya çalışılıyordu. Böylece imparatorluk, imparatorluklar çağının artık kapanmaya yüz tuttuğu bir dönemde, dış destek ve yardım olmaksızın adım atamayacağının farkına vardı. Bir dünya gücü olarak gelişmekte olan Batı’dan son büyük yardımı ise, Kırım Savaşı sırasında aldı. Bu savaş aynı zamanda, devletin oldukça külliyetli borçlanmaya gittiği ilk dönem oldu. Alınan borçlar, II. Abdülhamid dönemine gelindiğinde o raddeye vardı ki, borçların tahsili, ancak Düyun-ı Umumiye İdaresi’nin kurulmasıyla bir programa bağlanabildi. Böylece Sultan, hem bu borçlarla; hem de Balkanlar, Arap vilayetleri ve Halife olarak diğer Müslüman memleketlerdeki sıkıntılarla uğraşmak durumunda kaldı. Balkan devletlerinden Yunanistan, 1829 Edirne Anlaşması’ndan beri bağımsızdı. Bu devlet, 19. yüzyılın sonlarında, kendi geçmişinden ve Batılı devletlerin kışkırtmasından aldığı güçle, Osmanlı’nın Girit yönetimine müdahale etmeye başladı. Bunun kabul edilmesi elbette mümkün değildi. Ayrıca tam bu noktada tarafsız kalan veya tereddüt yaşayan Batılı güçlerin söz konusu durumu, 1897 Türk-Yunan Savaşı’nı netice verdi. Savaş, Hristiyan refleksiyle Avrupa basını tarafından yakından takip edildi ve özellikle gazetelerde geniş yer buldu. Fransız gazeteleri de bu kısımdandı. Gazetelerde, bir taraftan günbegün değişik kaynaklardan gelen savaş malumatları yayınlanırken, bazen de uzmanların görüşleri yayınlanıyordu.
when it came true to the 20 century, the new technological inventions and political ideas that were now on the verge of a different period, the traditional structure of the ottoman was in the twentieth of the world and understanding that the traditional structure of the ottoman, in the beginning of the 19 century, in the case of the implications of the war, which had been trying to draw the framework with the sultans of the past 18th century, it was similar to being as easy as it was, and if he had a great deal with his own decision, he would not be able to work with the impairment of the impairment of the imperialization of the government, but also had a great impairment
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|