Amaç: Çalışmamızda tip-1 diabetes mellituslu çocuk ve adölesan olgularımızın başvuru anındaki 25-hidroksivitamin D [25(OH)D] düzeyinin klinik, laboratuvar ve takip verileri ile ilişkisini değerlendirmeyi amaçladık. Yöntemler: Çalışmaya, kliniğimizde 2009 ve 2015 yılları arasında tip-1 diabetes mellitus tanısı almış takip verileri mevcut hastalar dahil edildi. Başvuru, özgeçmiş/aile öyküsü ve klinik, laboratuvar ve takip verileri ile ilgili sonuçlar için hasta dosyalarını taradık. Ek olarak, tüm veriler 25(OH)D yeterlilik/yetersizlik/eksikliği için eşik değerler bağlamında değerlendirildi. Bulgular: Ortalama yaş 8,62±14,19 yıldı. Hastaların %53,9’unda tip-1 diabetes mellitus tanısı diyabetik ketoasidoz ile konmuştur. Tanı anında ortalama 25(OH)D düzeyi 18,90±11,07 ng/mL idi. D vitamini eksikliği olan grupta ketozis/diyabetik ketoasidozun rezolüsyonu ile subkütan insülin tedavisine kadar geçen ortalama süre anlamlı olarak daha uzundu (p=0,020). Orta ve şiddetli diyabetik ketoasidoz tanısı alan hastalarda ortalama 25(OH)D düzeyleri daha düşüktü (p=0,020). Ek olarak, taburcu edilirken ortalama 25(OH)D düzeyi 10-20 ng/mL olan hastalarda insülin dozları anlamlı olarak daha düşüktü (p=0,039). Takip döneminde D vitamini grupları ile HbA1c ve insülin dozları arasında anlamlı bir ilişki yoktu. Sonuç: Bu araştırma klinik, laboratuvar ve takip verilerinin yanı sıra özellikle 2. ayda (±1) balayı durumunu değerlendiren pilot bir çalışmadır. Çalışmamızda 25(OH)D düzeyinin tanı anında klinik özellikleri etkilediğini, ancak takip sırasında etkilemediğini bulduk.
Purpose: In our study, we aimed at assessing the relationship between the 25-hydroxyvitamin D [25(OH)D] levels at the time of application of our children with type 1 diabetes and adolescents with clinical, laboratory and tracking data. Methods: The study included the tracking data of existing patients diagnosed with type 1 diabetes mellitus between 2009 and 2015 in our clinic. We scanned patient files for application, resume/family history and results related to clinical, laboratory and tracking data. Additionally, all data were assessed in the context of 25(OH)D scale values for adequacy/deficiency/deficiency. The average age was 8.62 ± 14,19 years. In 53.9% of patients, type 1 diabetes mellitus was diagnosed with diabetic ketoacidosis. The average 25(OH)D level at the moment of diagnosis was 18.90±11.07 ng/mL. In the group with vitamin D deficiency, the average time of ketosis/diabetic ketoacidose resolution to subcutaneous insulin treatment was significantly longer (p=0,020). Patients diagnosed with moderate and severe diabetic ketoacidosis had an average of 25(OH)D levels lower (p=0,020). In addition, insulin doses were significantly lower (p=0,039) in patients with an average level of 25(OH)D of 10-20 ng/mL during the release. During the follow-up period there was no meaningful relationship between vitamin D groups and HbA1c and insulin doses. Result: This study is a pilot study that, in addition to clinical, laboratory and tracking data, assesses the state of honeymoon especially in the 2nd month (±1) . In our study, we found that the level 25(OH)D immediately affects the clinical characteristics of the diagnosis, but does not affect it during the follow-up.
Alan : Sağlık Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|