Bir sanat eserinde aranan şeylerin başında yansıtmış olduğu hakikat gelmektedir. Ancak bu arayışta, sanat eserinde hakikate nasıl ulaşılabildiği konusunda bir belirsizlik hakimdir. Bu da, sanat eserinde hakikate ulaşma çabasında bir yandan Heidegger’in ortaya koymuş olduğu hakikati sanat eserinin nesnesinde gören ve bir diğer yandan da Benjamin’in ortaya koymuş olduğu sanat eserinin hakikatini öznel deneyimin yaşantıları içerisinde gören iki farklı yaklaşımı beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla biz de bu yazımızda fenomonolojik ve analitik bir metot izleyerek ilk önce Heidegger’in nesnenin kendisini açması olarak ifade ettiği hakikat anlayışını daha sonra Heidegger ile karşıt bir argüman içerisinde bulunan Benjamin’in alegori kavramı üzerinden hakikati nasıl ortaya konulduğuna yoğunlaşacağız. En son olarak da Heidegger ve Benjamin’in bir karşılaştırmasını yaparak sanat eserinde hakikatin hangi sınırlar içerisinde kalabileceğini ele alıp tartışmaya çalışacağız.
Alan : Eğitim Bilimleri; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|