Tarihsel gelişim sürecinde önceleri parasal sistemin merkezinde yer alarak ekonomik hayata dahil olan altın, zamanla “değişim” fonksiyonunun ötesinde işlevler yüklenmiş; bir taraftan ekonomik ve politik konjonktüre paralel olarak kurumsal boyutta merkez bankalarının “rezervleri” arasında giderek yükselen bir paya sahip olurken, diğer taraftan zamanla çeşitlenen ve yaygınlaşan finansal araçlar arasında güvenilirliği ve yüksek getirisiyle ön plana çıkan bir “yatırım” aracı haline gelmiştir. Özellikle küresel finansal ekonomik kriz sonrasında uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanmalara ve belirsizlik ortamına bağlı olarak düşme eğiliminde olan faiz oranlarının yanısıra, döviz kurlarındaki değişiklikler ve merkez bankaları tarafından benimsenen parasal genişleme politikaları nedeniyle altın ve altına dayalı yatırım ürünleri talebi son yıllarda önemli ölçüde artış göstermiş, buna paralel olarak “yatırım bankacılığı” ve spesifik olarak da “altın bankacılığı” kısa sürede hızlı bir gelişme kaydetmiştir. Bu çerçevede hukuki altyapının oluşturulmasıyla hazırlanan zeminde, işlem hacmi, altına ilişkin yatırım ürünlerinin çeşitliliğine de paralel olarak geçmiş yıllara kıyasla gerek küresel anlamda, gerekse Türkiye’de hızlı biçimde artış göstermeye başlamıştır.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|