Bu makalede “insancı” kavramı ile “insan” kavramı üzerinden bir hümanizm eleştirisi amaçlanmaktadır. Ayrıca insanı merkeze alarak geleneksel kutsallık anlayışını dönüştüren hümanizm düşüncesinin İslâmî açıdan kabul edilebilirliği tartışılacaktır. İnsanın özgürleşmesini temele alarak kilisenin otoritesine başkaldıran Rönesans insanı, bu amacını gerçekleştirmek için yine kendi tarihine, yani Antik Yunan’a döner. Bunu yaparken doğa üstü her şeyi bir kenara bırakır. Dahası Tanrı merkezcilikten, insan merkezciliğe yönelme söz konusudur. Bunun sonucunda da insan kutsallaştırılmıştır. Kiliseden özgürleşen bireysel insanın değeri yine kendisi, kılavuzu ise akıl ve bilimdir. Tanrı olmadan da hayatın anlamlı olduğunu savunan hümanizm için, bu dünya dışında bir hayat yoktur. Bu görüş ise sadece bu dünya mutluluğu ve refahı peşinde koşan bencil bireyler ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla hümanizm, bir kılıf haline gelmiştir. Oysa İslâm Medeniyeti, tarihte Orta çağ kilisesinin uygulamalarına benzer baskı ve zulüm örneği yaşamamıştır. İslâm medeniyetinde “insan”, her şeyden önce sadece insan olduğu için değerlidir. Irk, dil, renk ayrımı olmadan insanı, kusuru ve günahı ile kucaklayan bir hoşgörüye sahiptir.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|