Bu araştırma üniversite öğrencilerinde sağlık sistemine güvensizlik ile sağlık kaygısı arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada anket yöntemi uygulanarak nicel araştırma desenine uygun ve kolayda örneklem yöntemiyle 534 bireyden veriler toplanmıştır. Araştırmaya katılmayı kabul eden kişilerin %72,1’i kadın, %27,9’u erkektir. Katılımcıların %47’si 18-19 yaş arası, %42,7’si 20-21 yaş arası ve %10,3’ü 22 yaş ve üzeri yaş aralıklarında olduklarını tespit edilmiştir. Öğrencilerin okudukları bölüm değişkenine bakıldığında %12,2’sinin anestezi,%18,9’nun ilk ve acil yardım, %9,2’sinin iş ve uğraşı terapisi, %13,3’nün tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik, %16,9’nun tıbbi görüntüleme teknikerliği, %13,5’inin tıbbi laboratuvar teknikleri ve %16’sının yaşlı bakım programında eğitim aldığı ve bunlardan %53,2’sinin birinci sınıfa, %46,8’inin ikinci sınıfa kayıtlı olduğu gözlenmektedir. Öğrencilerin %92,7’sinin kronik rahatsızlığının olmadığını, %8,2’sinin kronik rahatsızlığı olduğu ve %91,8’inin düzenli bir ilaç kullanmazken %8,2’sinin düzenli bir ilaç kullandığını belirtmiştir. Elde edilen verilerin normal dağılımdan sapmadığı belirlenmesi üzerine bağımsız gruplarda t testi, ANOVA ve korelasyon testleri yapılmıştır. Analiz sonucunda, sağlık sistemine güvensizlik düzeyi ile sağlık kaygısı düzeyi arasında pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bu sonuçlar neticesinde bireylerde sağlık sistemine güvensizlik düzeyi artıkça sağlık kaygısı düzeyinin de artacağı ön görülmektedir.
Bu araştırma üniversite öğrencilerinde sağlık sistemine güvensizlik ile sağlık kaygısı arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada anket yöntemi uygulanarak nicel araştırma desenine uygun ve kolayda örneklem yöntemiyle 534 bireyden veriler toplanmıştır. Araştırmaya katılmayı kabul eden kişilerin %72,1’i kadın, %27,9’u erkektir. Katılımcıların %47’si 18-19 yaş arası, %42,7’si 20-21 yaş arası ve %10,3’ü 22 yaş ve üzeri yaş aralıklarında olduklarını tespit edilmiştir. Öğrencilerin okudukları bölüm değişkenine bakıldığında %12,2’sinin anestezi,%18,9’nun ilk ve acil yardım, %9,2’sinin iş ve uğraşı terapisi, %13,3’nün tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik, %16,9’nun tıbbi görüntüleme teknikerliği, %13,5’inin tıbbi laboratuvar teknikleri ve %16’sının yaşlı bakım programında eğitim aldığı ve bunlardan %53,2’sinin birinci sınıfa, %46,8’inin ikinci sınıfa kayıtlı olduğu gözlenmektedir. Öğrencilerin %92,7’sinin kronik rahatsızlığının olmadığını, %8,2’sinin kronik rahatsızlığı olduğu ve %91,8’inin düzenli bir ilaç kullanmazken %8,2’sinin düzenli bir ilaç kullandığını belirtmiştir. Elde edilen verilerin normal dağılımdan sapmadığı belirlenmesi üzerine bağımsız gruplarda t testi, ANOVA ve korelasyon testleri yapılmıştır. Analiz sonucunda, sağlık sistemine güvensizlik düzeyi ile sağlık kaygısı düzeyi arasında pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bu sonuçlar neticesinde bireylerde sağlık sistemine güvensizlik düzeyi artıkça sağlık kaygısı düzeyinin de artacağı ön görülmektedir.
This study was conducted to study the relationship between uncertainty in the health system and health concerns in university students. In the study, data from 534 individuals were collected in accordance with the quantitative research pattern and in an easy sample method. 72.1% of those who agreed to participate in the survey were women and 27.9% were men. 47% of participants were aged 18-19 years, 42.7% aged 20-21 years, and 10.3% were aged 22 years and older. According to the variation of the department they read, 12.2% of students were anesthesia, 18.9% first and emergency care, 9.2% occupational and occupational therapy, 13.3% medical documentation and secretariat, 16.9% medical imaging techniques, 13.5% medical laboratory techniques and 16% were trained in the old-age care program, and 53.2% of them were registered in the first class, 46.8% in the second class. 92.7 percent of students found that they had no chronic disorder, 8.2 percent had chronic disorder and 91.8 percent did not take a regular drug, while 8.2 percent did not take a regular drug. On the determination that the data obtained did not deviate from normal distribution, t tests, ANOVA and correlation tests were performed in independent groups. The analysis has shown that there is a positive and meaningful relationship between the level of uncertainty in the health system and the level of health concern. As a result of these results, the level of uncertainty in the health system in individuals is also expected to increase the level of health concern.
Alan : Filoloji; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|