Evrenin varoluşundan bugüne kadar bir insan ya da herhangi bir canlı için ölüm, yaşamın kaçınılmaz bir parçası olmuştur. Tarih boyunca insanoğlu ölüm olgusunu algılamaya ve anlamlandırmaya çalışmıştır. İçinde bulunulan toplumun sosyo-kültürel yapısına bağlı olarak ölümün gerçekleşme şekilleri farklı olabildiği gibi, toplum tarafından ölümün algılanış ve ifade ediliş biçimleri de farklılıklar göstermiştir. Kimi inanışlara göre “ölüm” canın bedenden ayrılmasını, yaşamsal faaliyetlerin bitmesini ve mutlak sonu ifade ederken, kimi inanışlara göre ise gerçek ve sonsuz bir yaşamın başlangıcını ifade etmiştir. Antik çağlardan beri bir gün mutlaka öleceği gerçeğinden kaçamayan insan, bu durumu kabullenmek ve günlük yaşantısına devam edebilmek için ölümden sonra yaşam olduğu inancına tutunmuştur. Bu inanç zaman içerisinde farklı kültürlerde ve Budizm, Hristiyanlık, Musevilik ve İslamiyet gibi farklı dinlerde değişerek varlığını sürdürmüştür. 19. yüzyılda Muhammed Yusuf Beyânî (1840-1923) tarafından yazılan Orta Asya Türk tarih yazıcılığının en önemli örneklerinden biri olan Şecere-i Harezmşâhî’de Harezm Hanlığının kuruluşu ve sonrasında yaşanan askerî, siyasi, kültürel, toplumsal olaylar, hanların taht mücadeleleri, seferleri, savaşları ve hayatları anlatılmıştır. Şecere-i Harezmşâhî Harezm’de 17. yüzyılın sonları ile 20. yüzyıl başlarına kadar gerçekleşen tarihî olayları tüm ayrıntıları ile anlatması bakımından önemli bir hükümdar soyağacı ve tarih kitabı olmuştur. Bu çalışmada Şecere-i Harezmşâhî’nin ortaya çıktığı Hive (Harezm) Hanlığı hakkında kısaca bilgi verilmiştir. Daha sonra ise çalışmamızın temelini oluşturan Şecere-i Harezmşâhî metnindeki “ölüm” kavramı üzerinden ölümün gerçekleşme şekilleri ve “ölüm” için kullanılan ifadeler açıklanmaya çalışılmıştır.
From the existence of the universe to this day, death has been an inevitable part of life for a human or any living being. Thro
Field : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|