Kırık Camlar Teorisi (KCT), fiziki çevredeki küçük fakat uzun süren ihmal edilmişliğin suçun oluşumundaki tetikleyici etkisi üzerinde duran ve kriminolojinin konusu olan bir metafordur. KCT’ne göre, bir yerdeki düzensizlik ve ihmal edilmişlik, suça neden olan faktörler arasındadır. Düzensizlik hali ise denetim olmadığı, sahipsiz bırakıldığı veya kontrolsüz kaldığı algısı uyandırdığından genel olarak iki tür sonuç ortaya koymaktadır. Birincisi suç korkusu, ikincisi de düzensizlikten kaynaklanan suç eğilimi ve etik dışılıktır. Kriminolojinin ilgi alanına giren suç korkusu ve kırık camlar teorisi birbirinin sonucu ya da türevi olarak değerlendirilmektedir. Örgütsel davranış bağlamında ise suç korkusunun karşılığı, kırık camların neden olduğu düzensizlik ve denetimsizlikten dolayı suça/etik dışılığa (soyut/somut) maruz kalma endişesidir. Örgütlerde “Kırık Camlar”ın göstergeleri arasında, bakımsız donatılar, arızalı ve ihmal edilmiş ofis ya da üretim araçları, örgütsel iklimdeki bozulmalar, iş görenler arasında yatay/dikey-açık/örtük şiddet gibi unsurlar sayılabilir. İhmal edilmiş ve önemsenmeyen fiziki veya soyut her durum kırık camlara neden olabilmekte, bu da örgütsel işleyiş üzerinde bozucu etkilere neden olabilmektedir. Bu çalışmada Kırık Camlar Teorisi örgütsel bağlamda incelenmiş, tanımlanması, gelişimi, etkileri ve mücadele edilmesi hakkında açıklamalar yapılmıştır.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|