Yazmak, birçok sanatçıda çok erken yaşlarda başlayıp daha sonra vazgeçilmesi mümkün olmayan bir tutkuya dönüşmüştür. Bu tutkunun ürünü olan her eser, sahibinin iç dünyasına, hayata bakış açısına, sosyal şartlarına, yaşanılan devir ve döneme dair izler taşır. Birçok sanatçı ömrünün ilerleyen dönemlerinde eserlerinde yer alan imgelerin, olayların, hikâye ya da roman kahramanlarının kendi dünyasındaki yerini, önemini açıklamaktan geri durmamıştır. Eserlere dair bu tür bilgilere daha çok hatıralarda, mülakatlarda ve hususi mektuplarda rastlanılır. Bu çalışmada Halit Ziya Uşaklıgil’in Resimli Ay mecmuasına 1928 yılında verdiği “Eserlerimi Nasıl Yazdım” başlığını taşıyan mülakat, Latin harflerine aktarılarak sanatçının yazma eylemi üzerine düşünceleri ve daha çok ilk gençlik döneminde yazdığı eserlerin yazılma serüvenleri işlenecektir. Bununla birlikte yazarın dilde sadeleşme konusu ve imlaya dair fikirleri kendisiyle farklı tarihlerde yapılan mülakatlar çerçevesinde değerlendirilerek sadeleşmenin bir gerekliliğe dönüşü farklı örneklerle ele alınacaktır. Sonuçta birçok sanatçı gibi Halit Ziya’nın da büyük bir heyecanın ürünü olan gençlik dönemi eserlerine eleştirel bir bakış açısıyla yaklaştığı görülecektir.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|