Bu çalışmada radikal histerektomi sonrası yüksek-risk grubunu belirleyen faktörlerin (lenf nodu metastazı, parametriyal invazyon, cerrahi sınır pozitifliği) prognoz üzerindeki etkisi değerlendirildi. Yöntem. Kliniğimizde 1993-2007 yılları arasında evre IB serviks kanseri tanısı alıp tip III radikal histerektomi +/- bilateral salpingo-ooforektomi + sistematik bilateral pelvik-paraaortik lenfadenektomi yapılan hastaların dosyaları tarandı. Neoadjuvant kemoterapi almayan, patoloji kaydı yeterli olan veaz 5 yıllık takibi olan veya 5 yıl içinde nüks gelişen veya ölen 119 hastanın verileri gözden geçirildi. Bulgular. Hastaların ortalama yaşı 53,8 (34-80) ve ortanca tümör boyutu 30 mm idi (5-65). Operasyon sonrası patoloji sonucuna göre yüksek risk grubundan herhangi bir parametreyi taşıyan hastaların sayısı 54'tü (%45,4). Bunlardan 40 olgunun sadece bir, 10 olgunun iki ve dört olgunun üç yüksek risk faktörü taşıdığı belirlendi. Tüm grupta 5 yıllık hastalıksız yaşam oranı %78,2, sağ kalım oranı %80,7 idi. Risk faktörlerinin varlığı yaşam oranlarını belirgin olarak kötüleştirmekteydi. Bu faktörlerden hiç birinin olmadığı hastalarda 5 yıllık hastalıksız yaşam oranı %87,7, 5 yıllık sağ kalım oranı %90,8'di. Ancak risk faktörlerinden her hangi birinin varlığı durumunda bu oranlar sırasıyla %66,7'ye ve %68,5'e düşmekteydi. Hastadaki pozitif risk faktörü sayısının önemli olmadığı görüldü. Sonuç. Bu çalışmada, günümüzde kabul edilen yüksek-risk tanımlamasının doğru bir tanımlama olduğu görüldü.
Alan : Sağlık Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|