Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 27
 İndirme 2
Mekânın Yaratılışı, Mekânda Yaratılış: Yaratılış Anlatılarında Evrenin Aporetik Kökeni
2022
Dergi:  
Hitit İlahiyat Dergisi
Yazar:  
Özet:

Yaratılış anlatıları, içerisinde asli bir aporia, bir açmaz barındırır: yaratılan şeyler, yani âlem, bir yerde mi yaratılmıştır, yoksa mekân da yaratılan şeyler arasında mıdır? Doğrusu, yaratılış anlatıları, aynı zamanda bir mekân kurgusudur: Yaratılışın hangi aşamalardan oluştuğu kadar “nerede” gerçekleştiği de hikâye edilir; zira her mit, her anlatı, “belirli bir yerde” meydana gelmek zorundadır. Gök, yer, karalar ve denizler, dağlar, ovalar, kaynaklar, nehirler, daha özel yer ve bölgelerin hangi sırayla yaratıldığı anlatılarak bir peyzaj oluşturulur; ardından da bu sahneye insanoğlu yerleştirilir. Sanki insanların kalacağı yer, hayatlarını geçireceği mekân, insan olmanın bir önkoşulu gibidir. Fakat bu hikâyeler, sadece insanın içine yerleştirileceği mekânı betimlemekle kalmaz, aynı zamanda mekânın olmadığı bir oluşun olmayışını da sergiler. Mekân daima vardır; yaratılmasına gerek duymadan, en başta, bir şekilde mevcuttur. Örneğin, Babil destanı Enuma Eliş mekânın yaratılışını ve mekânda yaratılışı aynı anda barındırır: Apsû (tatlı su) ve Tiāmat (tuzlu su), “henüz tanrılar ortada yokken” ve hatta daha “hiçbir şey” ortada yokken birbirlerine karışır ve yaratılışı başlatırlar. Böylelikle sular, sadece peşinden gelen şeyleri (hatta yaratmayı gerçekleştirecek tanrıları) yaratmış olmakla kalmaz, aynı zamanda tanrıların bu şeyleri yaratmasına uygun makamları da yaratır. Bu durum bize şunu göstermektedir: Apsû ve Tiāmat, âlemin başlangıcında bir matris, bir mekân inşa etmiştir; ki sonradan meydana gelecek her şey bu yerde, bu mekânda belirsin, yerleşsin. Benzer bir şekilde, Yunan mitolojisi ve felsefesinde Kosmos’un selefi olan Khaos, âlemin başlangıcında birbirinden ayrışacak her türlü potansiyeli barındırır. Evrenin bu kökenin kaotik sahnesinin var olacak şeyleri öncelemesinden ötürü felsefe, daha ilk adımlarında bu kökenin ne olabileceğine dair soruşturmaya koyulur. İlk cevaplar ise bu kökeni “mekânsal” terimlerle ifade eder: su, Apeiron, birliğin kaotik durumu ya da düzensiz Khaos’un bizzat kendisi. Âlemin yaratılışını önceleyen mekânsal bir şey (özellikle “su”) yapısına Türk yaratılış destanları ve Eski Ahit ve Kur’an gibi İbrahimi dini metinlerde de rastlamaktayız. Ancak dikkat edilmelidir ki yaratılış anlatıların bu tarz okunması açık bir şekilde yoktan yaratmanın (ex nihilo) zıttını oluşturur. Örneğin Eski Ahit’i dikkatlice okuduğumuzda görürüz ki, “Işık ol” buyruğundan önce Tanrı’nın Ruhunun üzerinde dolaşabileceği ilksel sular hâlihazırda mevcuttur. Sular burada, kökensel bir şekilde, doğurgan bir kaynak ve her şeyin serili olduğu bir yatak olarak vardır. Benzer bir durumla Kur’an-ı Kerim’de de karşılaşırız: Kâinatın yaratılışına dair birbirinin tekrarı pek çok ayette, tek tanrı Allah, gökleri ve yeri yarattıktan sonra Arş’a istiva eder. Dahası, bir ayette şunu okuruz: “[Allah] … Arş’ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır.” (Hud, 11/7) Tanrı’nın Arş’ının su üzerinde olması, bir hâl bildirimi, durum betimlemesidir. Burada bahsi geçen sular ise, Kur’an’daki pek çok “canlıları sudan yarattık” bildirisinden bambaşka bir şeyi anlatır: O da, bu ilksel suların, âlem yaratılırken içinde ya da âlem ile birlikte yaratılan bir şey olması kadar, yaratılış esnasında yaratılanlara imkân veren bir mekân olarak da ortaya çıkmasıdır. Bu makale, çeşitli mitolojilerin ve yaratılış anlatılarının bir okumasını yaparak evrenin kökenine (kozmogoni) dair mekânın açmazını, yani belirli bir yer ve mekânda yaratılışın gerçekleşmesi için mekânın hâlihazırda mevcut olup olmaması problemine dair farklı bir anlama ve yorumlama önerisinde bulunmaktadır. Bu makalenin amacı, mekânın yaratılışı ve âlemin mekânda yaratılışı arasında bir öncelik ya da üstünlük tespitinden ziyade, karar verilemezliğe, arada kalmışlığa, mekânın açmazının insanın anlam dünyasındaki nüfuzuna odaklanarak, varoluşsal açmazlarını çözümsüz bırakmanın yaşamsal ve felsefi değerini belirtmektir.

Anahtar Kelimeler:

The Creation Of/in Place: The Aporetic Cosmogony In The Creation Narratives
2022
Yazar:  
Özet:

Creation narratives accommodate an aporia within themselves: were the created things, i.e., the world, created in a place; or, was “place” among the created things? It is certain in this matter that creation narratives are also a construction of a place. It is narrated “where” creation took place, for myths and stories have to happen in “a certain place.” A landscape is drawn by giving an account of in what order created such places (sky, earth, land and sea, mountains, plains, springs, rivers, and more specific regions), and then human beings are placed in this scene. That is to say, the place in which human beings will reside, as it were, is a pre-condition for being a human. Yet these stories not only describe the place into which the human beings are to be situated but also attest that there is no “becoming” without place. Place always is: it somehow exists in the beginning without the need of being created. The Babylonian creation myth Enuma Elish, for instance, involves the creation “of” place as well as the creation “in” place: “When no gods whatever had been brought into being” yet and even when there was “nothing” to come to exist, Apsu (fresh water) and Tiamat (salt water) intermingle and begin the course of creation. As a consequence, not only were the following gods to be created but also the locations “proper” for the gods to create. This makes it clear that Apsu and Tiamat initiated a matrix in the beginning of the world, so that everything that follows appears and resides within this place. Likewise, in Greek mythology and philosophy the Chaos as the predecessor of the Cosmos holds all the possibilities that will differentiate in the beginning of the world. Since this chaotic setting of the origin precedes all the course of action, philosophy in its early steps searches for what this origin might be. The first answers put this inquiry in “platial” terms: water, Apeiron, chaotic situation of unity, or the unordered Chaos itself. This pattern of something platial (especially “water”) preceding the creation of the world can also be traced in Turkish mythologies and the Abrahamic religious texts such as the Old Testament and Quran. But it should be noted that this reading of creation narratives is a clear rejection of the ex nihilo. As we carefully read the Old Testament, to illustrate, before the “Fiat lux!” command, there had already been the primordial waters for the Spirit of God to hover over. The waters are originally a procreative source and an empty room everything is spreaded within. We read a similar case in the Quran: in many repetitive verses concerning the cosmogony, the only God, Allah, establishes Himself above the Throne after creating the heavens and the earth. But a specific passage (11/7) writes, “It is He who created the heavens and earth in six days… and His Throne had been upon water.” That the Throne of God is “upon” water is a description of a “state”. And the waters mentioned here tell us something quite different from the Quranic statement that “We created living beings out of water”: that is, these primeval waters not only emerge as a thing created with or within the world created but also appear as a place that makes creation possible. This essay offers a novel understanding and interpretation of the dilemma of the concept of place through a reading of various creation narratives: rather than a determination of a primacy between the creation of place and the that of the world in place, it aims at expressing the vital values of undecidability, the state of being in-between, and leaving the existential dilemmas unresolved.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler








Hitit İlahiyat Dergisi

Alan :   İlahiyat

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 639
Atıf : 1.712
2023 Impact/Etki : 0.158
Hitit İlahiyat Dergisi