Geleneksel Türk Tiyatrosunun kökenine ilişkin sağlıklı bilimsel bilgi, belge ve bulgular olmasa da Modern Türk Tiyatrosunun kökenini Osmanlı'ya ait sefaretnamelerle ilişkilendirmek olasıdır. Sefaretnamelerde elçilerin (sefir) Avrupa'da gittikleri tiyatro ve opera oyunlarına da genişçe yer verip Batı tarzı tiyatro sanatından örneklemeler aktarmaları başta padişahlar olmak üzere devletin yönetim kademelerinde ciddi etkiler uyandırmış ve nihayetinde Batı tarzı tiyatroya ilişkin kaleme alınan bu anlatılar Batılı - modern tiyatro anlayışının esin kaynağı / özenti nesnesi haline gelmesine yol açmıştır. Bu noktadan sonra Türk Tiyatrosu artık yeni bir oluşa, yeni bir kimliğe sahiptir. Bu kimlik ikibin yılı aşkın bir süredir batıda hakim olan tiyatro anlayışının adı olan metinli - dramatik tiyatrodur. Sefaretnameler genel anlamda ise Osmanlı’da yaşanan zihniyet dönüşümünün, Batıya doğru gerçekleştirilen makas değişiminin başat etkenlerindendir. Bir başka deyişle Osmanlı'nın son dönemlerinde yaşadığı tarihi kırılmaların, temel paradigma değişimlerinin, sistemsel-kurumsal yenilenmelerin ve yaşam biçimi / kültürü dönüşümlerinin ana motivasyonlarından olan sefaretnameler koca bir imparatorluğun yeni model arayışındaki temel başvuru kaynaklarındandır. Bununla birlikte sefaretnamelerin Osmanlı diplomasisi açısından da değerlendirilmesi gereken bir boyutu söz konusudur. Osmanlı son iki yüz yılında Avrupa ile ilişkilerini karşılıklı olarak geliştirmeye, güçler dengesindeki değişimlerden dolayı Batı ile entegrasyona zorunlu olmuştu. Gereklilikler onu yenilikçilik ve Batılılaşma yönünde bir takım etmenlerin araçsallaştırılması gerçeğiyle yüz yüze bırakırken bu noktada özellikle tiyatro ve müzikli sahne oyunu olan operaya önemli misyonlar yüklenmişti. Öyle ki, Batılı sanat anlayışının temel dinamiği olan tiyatro ve opera bu süreçte uluslararası ilişkilerin, Avrupa’ya özgü diplomasi usullerinin ve Batılılaşma iradesinin önemli motivasyonlarından biri halinde gelmişti. Bunları etkin kılan ve böylece uluslararası entegrasyon süreçlerine hizmet eden ve Osmanlı’daki zihniyet değişimine kapı aralayan başat unsurlar ise elçilerin kaleme aldıkları sefaretnameler ve padişahların iradeleriydi. Bir başka deyişle, Osmanlı dış politikasının ve Osmanlı'ya ait temel paradigmaların Batıya doğru değişiminin motor güçleri; Osmanlı'nın son dönemlerinde yaşadığı tarihi kırılmaların, sistem değişimlerinin, kurumsal yenilenmelerin ve yaşam biçimi / kültürü dönüşümlerinin başat etmenleri sefaretnameler ve padişah iradeleridir. Bu ikilinin amaçları doğrultusunda araçsallaştırdıkları şeyler ise tiyatro ve operadır. Bu çalışma böylesine önemli işlevlere sahip olan sefaretnameleri odağına almakla birlikte, Türk Tiyatrosunda yaşanan keskin paradigma değişiminin / Modern Türk Tiyatrosunun oluşumunun başlıca esin kaynaklarına ışık tutmayı amaçlamıştır. Tiyatro ve operanın Osmanlı’nın uluslararası ilişkilerine ve Batılılaşma sürecine etkilerini de irdelemeyi hedefleyen çalışma, Osmanlı’nın özellikle son yüzyıllarında gerçekleştirdiği diplomasi anlayışının bir parçası olan opera ve tiyatro etkinliklerinin dış politikayı ne oranda biçimlendirdiğini nitel – betimleyici bir yöntemle ele almış; içerik analizinde ise nitel araştırma yönteminin gereklerinden olan tümevarımcı anlayışı kullanmıştır.
Geleneksel Türk Tiyatrosunun kökenine ilişkin sağlıklı bilimsel bilgi, belge ve bulgular olmasa da Modern Türk Tiyatrosunun kökenini Osmanlı'ya ait sefaretnamelerle ilişkilendirmek olasıdır. Sefaretnamelerde elçilerin (sefir) Avrupa'da gittikleri tiyatro ve opera oyunlarına da genişçe yer verip Batı tarzı tiyatro sanatından örneklemeler aktarmaları başta padişahlar olmak üzere devletin yönetim kademelerinde ciddi etkiler uyandırmış ve nihayetinde Batı tarzı tiyatroya ilişkin kaleme alınan bu anlatılar Batılı - modern tiyatro anlayışının esin kaynağı / özenti nesnesi haline gelmesine yol açmıştır. Bu noktadan sonra Türk Tiyatrosu artık yeni bir oluşa, yeni bir kimliğe sahiptir. Bu kimlik ikibin yılı aşkın bir süredir batıda hakim olan tiyatro anlayışının adı olan metinli - dramatik tiyatrodur. Sefaretnameler genel anlamda ise Osmanlı’da yaşanan zihniyet dönüşümünün, Batıya doğru gerçekleştirilen makas değişiminin başat etkenlerindendir. Bir başka deyişle Osmanlı'nın son dönemlerinde yaşadığı tarihi kırılmaların, temel paradigma değişimlerinin, sistemsel-kurumsal yenilenmelerin ve yaşam biçimi / kültürü dönüşümlerinin ana motivasyonlarından olan sefaretnameler koca bir imparatorluğun yeni model arayışındaki temel başvuru kaynaklarındandır. Bununla birlikte sefaretnamelerin Osmanlı diplomasisi açısından da değerlendirilmesi gereken bir boyutu söz konusudur. Osmanlı son iki yüz yılında Avrupa ile ilişkilerini karşılıklı olarak geliştirmeye, güçler dengesindeki değişimlerden dolayı Batı ile entegrasyona zorunlu olmuştu. Gereklilikler onu yenilikçilik ve Batılılaşma yönünde bir takım etmenlerin araçsallaştırılması gerçeğiyle yüz yüze bırakırken bu noktada özellikle tiyatro ve müzikli sahne oyunu olan operaya önemli misyonlar yüklenmişti. Öyle ki, Batılı sanat anlayışının temel dinamiği olan tiyatro ve opera bu süreçte uluslararası ilişkilerin, Avrupa’ya özgü diplomasi usullerinin ve Batılılaşma iradesinin önemli motivasyonlarından biri halinde gelmişti. Bunları etkin kılan ve böylece uluslararası entegrasyon süreçlerine hizmet eden ve Osmanlı’daki zihniyet değişimine kapı aralayan başat unsurlar ise elçilerin kaleme aldıkları sefaretnameler ve padişahların iradeleriydi. Bir başka deyişle, Osmanlı dış politikasının ve Osmanlı'ya ait temel paradigmaların Batıya doğru değişiminin motor güçleri; Osmanlı'nın son dönemlerinde yaşadığı tarihi kırılmaların, sistem değişimlerinin, kurumsal yenilenmelerin ve yaşam biçimi / kültürü dönüşümlerinin başat etmenleri sefaretnameler ve padişah iradeleridir. Bu ikilinin amaçları doğrultusunda araçsallaştırdıkları şeyler ise tiyatro ve operadır. Bu çalışma böylesine önemli işlevlere sahip olan sefaretnameleri odağına almakla birlikte, Türk Tiyatrosunda yaşanan keskin paradigma değişiminin / Modern Türk Tiyatrosunun oluşumunun başlıca esin kaynaklarına ışık tutmayı amaçlamıştır. Tiyatro ve operanın Osmanlı’nın uluslararası ilişkilerine ve Batılılaşma sürecine etkilerini de irdelemeyi hedefleyen çalışma, Osmanlı’nın özellikle son yüzyıllarında gerçekleştirdiği diplomasi anlayışının bir parçası olan opera ve tiyatro etkinliklerinin dış politikayı ne oranda biçimlendirdiğini nitel – betimleyici bir yöntemle ele almış; içerik analizinde ise nitel araştırma yönteminin gereklerinden olan tümevarımcı anlayışı kullanmıştır.
Although there are no healthy scientific information, documents and findings about the origin of the traditional Turkish Theatre, it is possible to associate the origin of the Modern Turkish Theatre with the sefaretnames of the Ottoman. In the sefaretnames, the messengers (sefir) were also widely placed in the theatre and opera games they went to Europe and the transmission of examples from the Western style theatre art has caused serious influences in the state’s management stages, including the princes, and ultimately these stories taken into the western style theatre have led to the becoming the source of inspiration / care object of the Western - modern theatre understanding. After this point, the Turkish Theatre now has a new existence, a new identity. This identity is a text-dramatic theatre, which is the name of the theatrical concept that has dominated in the West for more than two years. Sefaretnames are, in general, one of the main factors of the mental transformation that is experienced in Ottoman, and of the processal change that is carried out towards the West. In other words, the sefaretnames, which are the main motivations of the historical breakdowns in the last periods of the Ottoman, the fundamental paradigm changes, the systemic-corporate renewal and the lifestyle/cultural transformation, are the main sources of application for the search for a new model of a whole empire. However, a dimension of sefaretnamism should also be assessed in terms of the Ottoman diplomacy. In the last two centuries, the Ottoman have been forced to mutually improve their relations with Europe, to integrate with the West due to the changes in the balance of forces. The needs left him face to the fact that a team of factors in the direction of innovation and westernization were instrumentalized, while at this point, important missions were charged with the opera, which is
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|