Bu çalışmanın amacı, Halide Edip Adıvar'ın Sinekli Bakkal (1935) ve George Eliot ‘un Kıyıdaki Değirmen (1860) adlı yapıtlarını Mary Wollstonecraft'ın Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi (1792) ışığında incelemektir. Her iki romanın da yazarları farklı kültürlerden ve geçmişlerden gelse de ortak bir temayı betimlemişlerdir: ataerkil baskı. Seçilen metinlerin ortak unsuru Wollstonecraft’ın gözlemleriyle tutarlıdır. Wollstonecraft, kamusal ve evsel alanların cinsiyetleştirildiği Viktorya döneminde yaşamıştır. Kadınlar ev içi alanlarla sınırlandırılırken, kamusal alan erkeklere ayrılmıştır. Kadınların 'evdeki melek' olmaları ve ataerkil toplum normlarına göre hareket etmeleri beklenmekteydi. Wollstonecraft, eğitimde kadınlar için eşit fırsatlar talep etmiştir. Bir fırsat verilirse kadınların erkek meslektaşları kadar başarılı ve etkili olabileceğini savunmuştur. Bu Eserde anlatılan sorunlu cinsiyet ilişkisi her iki metinde de görülmektedir. Kahramanlar, kadınların hapsolmasını ve fırsat eksikliğini tasvir etmektedir. Ataerkil normlara tepki göstererek farklı bir hayatın özlemini çekerler. Cinsiyet rollerindeki değişim, kadın karakterlerin karşılaştıkları dert ve sıkıntılar aracılığıyla analiz edilmektedir.
Bu çalışmanın amacı, Halide Edip Adıvar'ın Sinekli Bakkal (1935) ve George Eliot ‘un Kıyıdaki Değirmen (1860) adlı yapıtlarını Mary Wollstonecraft'ın Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi (1792) ışığında incelemektir. Her iki romanın da yazarları farklı kültürlerden ve geçmişlerden gelse de ortak bir temayı betimlemişlerdir: ataerkil baskı. Seçilen metinlerin ortak unsuru Wollstonecraft’ın gözlemleriyle tutarlıdır. Wollstonecraft, kamusal ve evsel alanların cinsiyetleştirildiği Viktorya döneminde yaşamıştır. Kadınlar ev içi alanlarla sınırlandırılırken, kamusal alan erkeklere ayrılmıştır. Kadınların 'evdeki melek' olmaları ve ataerkil toplum normlarına göre hareket etmeleri beklenmekteydi. Wollstonecraft, eğitimde kadınlar için eşit fırsatlar talep etmiştir. Bir fırsat verilirse kadınların erkek meslektaşları kadar başarılı ve etkili olabileceğini savunmuştur. Bu Eserde anlatılan sorunlu cinsiyet ilişkisi her iki metinde de görülmektedir. Kahramanlar, kadınların hapsolmasını ve fırsat eksikliğini tasvir etmektedir. Ataerkil normlara tepki göstererek farklı bir hayatın özlemini çekerler. Cinsiyet rollerindeki değişim, kadın karakterlerin karşılaştıkları dert ve sıkıntılar aracılığıyla analiz edilmektedir.
The purpose of this work is to make and make The Mouse Bakal 1935 and George Eliot The coast of the mountain 1860 – Mary Wollstonecraft Reason for Women's Rights 1792 in the light of the light. The authors of both novels, though they come from different cultures and pasts, have described a common topic: patriarchal printing. The common element of the chosen texts is consistent with the observations of Wollstonecraft. Wollstonecraft lived in the Victoria period, where public and household spaces were sexualized. While women are limited to home spaces, public spaces are allocated to men. Women were expected to be 'the angel in the house' and act according to the patriotic community standards. Wollstonecraft has demanded equal opportunities for women in education. If a chance is given, he argued that women could be as successful and effective as men's colleagues. The problem gender relationship described in this book is also seen in both text. Heroes depict women’s imprisonment and lack of opportunity. They react to the atherical norms, attracting the desire of a different life. Change in gender roles is analyzed through the trouble and trouble that female characters encounter.
Field : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|