Duygu düzenleme güçlükleri, yeme bozuklukları alanında önemli bir sorundur ve hem etken faktörler hem de süregelen zorluklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Anoreksiya (AN) ve bulimia nervoza (BN) gibi önde gelen yeme bozukluklarında bu konular kapsamlı araştırmalarla incelenmiş olsa da, ortoreksiya nervoza (ON) bağlamında duygu düzenleme güçlükleri ( DDG) ve sezgisel yeme (SY) özelliklerinin anlaşılması söz konusu olduğunda gözle görülür bir boşluk bulunmaktadır. Bu çalışma, 159 katılımcının yer aldığı ON'dan etkilenen bir Türk örnekleminde DDG ve SY'yi araştırmak için nicel bir yaklaşım sunarak bu bilgi boşluğunu doldurmayı amaçlamaktadır. Çalışmanın birincil bulguları, ON'un doğası gereği DDG ile kendini gösteren, uyuma yönelik olmayan bir yeme davranışını temsil ettiğini ortaya koymaktadır. Özellikle, erkeklerin kadınlara kıyasla ortoreksik eğilimler sergileme olasılığının daha yüksek olduğunu gösteren önemli bir cinsiyet farkı gözlemlenmiştir. Önceki araştırmalar, AN ve BN bağlamında DDG'nin önemini ve SY'nin yokluğunu vurgulamıştır. Bu çalışma, bu duygusal faktörlerin ON'nin anlaşılması ve tedavisinde de kritik kriterler oluşturduğunu ileri sürmek için bu bulguları genişletmektedir. Bu nedenle, klinisyenler ON'dan etkilenen bireylere müdahale ederken duygusal yönlere dikkat etmelidir.
Emotion regulation difficulties are a significant concern in the realm of eating disorders, serving as either contributing factors or ongoing challenges. While extensive research has explored these issues within prominent eating disorders like anorexia (AN) and bulimia nervosa (BN), there is a noticeable gap when it comes to understanding emotion regulation difficulties (ERD) and intuitive eating (IE) characteristics in the context of orthorexia nervosa (ON). This study aims to bridge this knowledge gap by introducing a quantitative approach to investigate ERD and IE in a Turkish population affected by ON, involving 159 participants. The study's primary findings reveal that ON represents a non-adaptive eating behavior inherently marked by ERD. Notably, a significant gender difference was observed, indicating that men exhibit a higher likelihood of displaying orthorexic tendencies compared to women . Prior research has highlighted the importance of ERD and the absence of IE in the context of AN and BN. This study extends these findings to assert that these emotional factors also constitute critical criteria in the understanding and treatment of ON. Thus, clinicians should be attentive to the emotional aspects when addressing individuals affected by ON.
Alan : Sağlık Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Makale Detay 
Benzer Makaleler
PDF Görüntüle
Dergi Bilgisi
Eseri Dinleyin
Alıntı Yap
Bu Sayfayı Yazdırın
Paylaş
Mendeley
