Özet:

Nitelikli bir toplum esasen nitelikli bireylerden oluşur. Çağımızda da bireylerin bir toplum, daha doğrusu bir topluluk oluşturduğu söylenebilir. Çağımızın bu toplulukları, niteliğin kayıplara karıştığı ve niceliğin egemenliğini haykırdığı yeni bir toplum türünü gösterir. Niceliğin egemen olduğu bu toplulukları oluşturan yeni tür bireyler, nitelikli bir toplum oluşturma çabasındaki asıl bireylere ‘hastalıklı bireyler’ gözüyle bakmakta ve onları tecrit edip ötekileştirmektedir. Dünyada ve de Türkiye’de nitelikli toplumsallığı önceleyen bireyler nicedir anormal karşılanmaktadır. Esasen bireylerden oluşan bir topluluk, nitelikli bir hayat standardı ürettiği ölçüde nitelikli bir topluma dönüşebilir. Nitelikli toplumsal hayatta bireylerin aralarında empati kurmaları ve ortak hayaller geliştirmeleri sayesinde var olabilir. Yavuz Turgul son filmi Yol Ayrımı’nda bireysellik-toplumsallık sorununa derinlemesine bakıyor. Türk toplumunu çok iyi tanıyan ve gözlemleyen Yavuz Turgul, Yol Ayrımı filminde aile yapısına derinlemesine bakıyor. Bu bakışıyla son yıllarda kapitalizmin oluşturduğu aile yapısıyla, geleneksel aile yapısını karşılaştırıyor. Bunu yaparken Yavuz Turgul, iyi bir sinemacı olmasının yanı sıra iyi bir toplumbilimci olması hasebiyle, iki yapı arasındaki farkları derinlemesine görme ve gösterme imkânı buluyor. Klasik anlatı sinemasına kaynaklık eden Aristoteles’in dramatik yapı anlayışı, Todorov’un anlatı diziliminin de kaynağı sayılır. Bu metinde Yavuz Turgul’un Yol Ayrımı filmi, serim-düğüm-çözüm formülü üzerinde gelişen klasik anlatı sineması örneği olarak, Todorov’un yapısalcı analiz yöntemine göre değerlendiriliyor.

Anahtar Kelimeler: