İsmini İngiliz filozof Jeremy Bentham ‘ın 1785 yılında tasarlamış olduğu hapishane inşa modelinden alan Panoptikon; bütünü gözetlemek anlamına gelmektedir. Panoptikon kavramının altında yatan ana düşünce dönemin geniş kitleleri kontrol altına alma isteğidir. İnsan, tarihin başlangıcından bu yana içgüdüsel olarak özgürlüğünü kısıtlayan her türlü eylem karşısında bazen pasif bazen de aktif bir direniş içerisine girmiştir. Öte yandan ,insanlık üstün bir gücün varlığına da ihtiyaç duymuştur. Bu üstün güç bazen bir yaratıcı ,bazen de bir insana yüklenen yönetici / lider rolüdür. Bu rolün karanlık taraflarından birisi ise gücü kontrol etme isteği ve gözetimdir. Geçmişten günümüze özellikle iktidarın kontrolü elinde bulundurma arzusu gözetim anlayışını bir çeşit kontrol mekanizmasına dönüştürmüştür. Öte yandan, hem sosyoloji hem de felsefenin temel kavramlarından olan panoptikon, bir çeşit hapishane modelidir. Pan ve opticon kelimlerinin birleşiminden oluşan bu kelime bir yeri tamamiyle gözetlemek anlamına gelmektedir. Bu model, yuvarlak bir düzeneğe kurulmuş, birkaç kattan oluşan tek odalı hücrelerden oluşmaktadır.Gözetleme endişesi ve korkusu yaymak için tasarlanan bu yapılar merkezi bir kontrol kulesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kuleden tüm hücreler tek tek görülmektedir. Ancak hücrelerden ki kişiler gözetleyen kişiyi görememektedir.Bu araştırma ile, başlangıçta birhapishane modeli olarak tasarlanan bir kavramın sonrasın da felsefi bir kurama dönüşmesi sanat ve güç kavramı üzerinden sorgulanarak ele alınmıştır. Sanatın derinlikli ve gözlemci yanı, felsefe ile bütünleştiğinde “panoptikon” kavramına farklı bir bakış açısı getirilmeye çalışılmıştır.
İsmini İngiliz filozof Jeremy Bentham ‘ın 1785 yılında tasarlamış olduğu hapishane inşa modelinden alan Panoptikon; bütünü gözetlemek anlamına gelmektedir. Panoptikon kavramının altında yatan ana düşünce dönemin geniş kitleleri kontrol altına alma isteğidir. İnsan, tarihin başlangıcından bu yana içgüdüsel olarak özgürlüğünü kısıtlayan her türlü eylem karşısında bazen pasif bazen de aktif bir direniş içerisine girmiştir. Öte yandan ,insanlık üstün bir gücün varlığına da ihtiyaç duymuştur. Bu üstün güç bazen bir yaratıcı ,bazen de bir insana yüklenen yönetici / lider rolüdür. Bu rolün karanlık taraflarından birisi ise gücü kontrol etme isteği ve gözetimdir. Geçmişten günümüze özellikle iktidarın kontrolü elinde bulundurma arzusu gözetim anlayışını bir çeşit kontrol mekanizmasına dönüştürmüştür. Öte yandan, hem sosyoloji hem de felsefenin temel kavramlarından olan panoptikon, bir çeşit hapishane modelidir. Pan ve opticon kelimlerinin birleşiminden oluşan bu kelime bir yeri tamamiyle gözetlemek anlamına gelmektedir. Bu model, yuvarlak bir düzeneğe kurulmuş, birkaç kattan oluşan tek odalı hücrelerden oluşmaktadır.Gözetleme endişesi ve korkusu yaymak için tasarlanan bu yapılar merkezi bir kontrol kulesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kuleden tüm hücreler tek tek görülmektedir. Ancak hücrelerden ki kişiler gözetleyen kişiyi görememektedir.Bu araştırma ile, başlangıçta birhapishane modeli olarak tasarlanan bir kavramın sonrasın da felsefi bir kurama dönüşmesi sanat ve güç kavramı üzerinden sorgulanarak ele alınmıştır. Sanatın derinlikli ve gözlemci yanı, felsefe ile bütünleştiğinde “panoptikon” kavramına farklı bir bakış açısı getirilmeye çalışılmıştır.
The name of Panoptikon is derived from the model of the prison building designed by the British philosopher Jeremy Bentham in 1785. The main thought under the Panopticon concept is the desire to control the wide masses of the period. The human being has, since the beginning of history, in front of any kind of action that has instinctively restricted his freedom, sometimes passive and sometimes active resistance. In other words, mankind also needs a superior power. This superior power is sometimes a creative, sometimes a managing/leading role that is charged with a person. One of the dark side of this role is the desire to control and supervision. From the past to the present, the desire to possess the control of power has transformed the concept of supervision into a kind of control mechanism. On the other hand, panopticon, which is one of the basic concepts of both sociology and philosophy, is a kind of prison model. This word is a combination of the words Pan and Opticon, which means to observe a whole place. This model consists of single-room cells, built in a round arrangement, consisting of several floors.These structures designed to spread the fear and fear of observation come to us as a central control tower. All cells from the tower are seen individually. But the people of the cells cannot see the one who is watching. With this research, a concept that was initially designed as a birhapishane model was subsequently questioned by the concept of art and power to become a philosophical theory. The deep and observative side of art, when integrated with philosophy, was attempted to bring a different perspective to the concept of "panopticon".
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|