Özellikle 20’nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren on yıllar boyunca antropoloji disiplini içerisinde, yapılan işin doğası ve etiği üzerine ciddi tartışma ve öz-eleştiri süreçleri yaşanmış, antropolojinin bir krizde olduğu söylenmiş; sonuçta bu yaşananlar disiplin içerisinde mevcut kuramsal ve yöntemsel gelenekleri sarsarak, yeni yönelimlerin ortaya çıkmasına yol açmışlardır. Daha önceleri yalnızca “yansız bir bilim insanı” sayılan antropoloğun bilimsel nesnellik atfedilen ürünü olan metin üzerinde odaklaşan ve metnin konusunu oluşturan kültürlerde olup bitenlere dikkatini yönelten disiplin, artık bir kültür ya da topluluğu tanıtma işine soyunmuş olan antropolog, bunu yaparken neler olup bittiği üzerinde daha çok durmaya başlamıştır. Bu neden önem kazanmıştır? Neden, “farklı olan”a ilginin, farklı olanın bilgisini edinme isteğinin yerini, bu bilgiyi toplayan kişi olarak antropoloğa ve onun bilgiyi derleme ve yazma süreçlerine yönelik ilgi almıştır?...Yukarıdaki soruların yanıtını verme çabası, bu yazının konusunu oluşturmaktadır.
in particular, since the second half of the 20th century, serious discussions and specialism processes have been said to be in a crisis of antropology that had experienced antropology processes in an anthropology discipline for decades, those who have experienced in discipline have embraced the present theoretical and methodical traditions, which led to the emergence of new orientations, previously, only the focus on the text, which is referred to as a scientific objectivity, and the question of anthropologist, has started to introduce the attention to the cultures of different cultures, which are more important to the question of the question of the different cultures, and how it is becoming more important
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|