Aile, bireylerin birlikteliklerinin onaylanması, çocuk sahibi olma, çocukların bakımının ve sosyalizasyon süreçlerinin gerçekleştirilmesi açısından önemli bir kurumdur. Eş olma, ebeveynlik, ev içi sorumlulukların gerçekleştirilmesi gibi rollerin üstlenilmesi ve ev içi ilişkiler anlamında aile, toplumsal cinsiyet unsurlarıyla kuşatılmaktadır. Aile birliği, evlilik yoluyla kurulmaktadır. Evlilikte tek eşlilik esas olsa da çok eşli evliliklerin varlığından da söz edilebilmektedir. Nitekim çalışmada erkeğin birden çok kadınla evlenmesi olarak ifade edilen çok eşli evlilikler, günümüzde halen varlığını sürdürmektedir. Bu durum, geleneksel ve ataerkil toplumsal unsurların varlığını devam ettirdiğini göstermektedir. Böylelikle çalışmada geleneksel ataerkil yapının Türkiye de dâhil dünyanın çeşitli yerlerinde sürdürülüyor olması nedeniyle ve çok eşliliği, buna dair toplumsal yapıdaki söylemleri analiz etmek amacıyla “Kuma” filmi ele alınmaktadır. “Kuma” filmi çalışmada, bir nitel araştırma tekniği olan söylem analizi yoluyla analiz edilerek toplumsal yapının çok eşlilik üzerindeki etkisi görülmeye çalışılmaktadır. Buna göre, söylem analizi ile toplumsal yapıda bireylere yönelik gerçekleştiren söylemler yoluyla bireyler üzerinde oluşturulan baskılar ve aile yaşantısında kadın-erkek ilişkilerini etkileme biçimlerine odaklanılmaktadır. Çalışma sonucunda toplumsal yapıda hâkim unsurların ve bu doğrultuda gerçekleştirilen söylemlerin bireyleri aile yaşamlarında toplumsal cinsiyet rollerine maruz bıraktığı söylenebilir. Buna göre; toplumsal açıdan kadının doğurganlığının vurgulandığı, çocuk sahibi olamaması durumunda çok eşliliği kabullenmek zorunda kaldığı görülmektedir. Tohum ve tarla metaforlarından hareket edilerek erkeğe yaratıcı gücün, kadına ise yaratılanı büyütme gücünün verildiği belirtilmektedir. Bu durum erkeğin kadın üzerindeki tahakkümünü de göstermekte olup toplumsal açıdan erkek olarak tanımlanabilmesi için baba olması gerekliliği vurgulanmaktadır.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|