Amaç: İntrauterin inseminasyon (IUI) dünyada en yaygın üreme tekniklerinden biri iken, gebelik başarısında değişik semen karakteristiklerinin göreceli etkisi hâlâ tartışmalıdır. Bu çalışma, sperm parametrelerinin IUI sonuçlarına etkisini tayin etmeyi amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Ocak 2008-Mart 2013 tarihleri arasında Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği İnfertilite Ünitesi’nde 283 infertil hastaya uygulanan 582 intrauterin inseminasyon siklusunu içeren bir çalışmadır. IUI sikluslarını TPMSS’na göre <10 milyon ve ≥10 milyon olarak iki gruba ayırıp hızlı doğrusal progresif hareketli sperm sayısı ile klinik gebelik oranlarını karşılaştırdık. Daha sonra IUI sikluslarını Kruger strict kriterlerine göre değerlendirilen normal morfoloji <%4 ve ≥%4 olarak iki gruba ayırıp morfoloji ile klinik gebelik oranlarını karşılaştırdık. Ayrıca çalışmamızda, hastaların infertilite süresi, infertilite tipi, tedavi siklus sayısı, yaş gibi prognostik değişkenlerle gebelik oranlarını karşılaştırdık. Bulgular: TPMSS <10 milyon ve ≥10 milyon grupları arasında ve morfoloji <%4 ve ≥%4 grupları arasında klinik gebelik oranları açısından istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Ayrıca hastaların infertilite süresi, tedavi siklus sayısı, total motil sperm sayısı ve sperm morfolojisi gibi değişkenlerinin hiçbirisinin gebeliği öngöremediği belirlendi. Sonuç: IUI sikluslarındaki klinik gebelik oranları morfoloji ve/veya TPMSS ile korelasyon göstermemektedir. Ayrıca diğer hiçbir değişken de tek başına gebeliği öngörememektedir.
Purpose: While intrauterine insemination (IUI) is one of the most common reproductive techniques in the world, the relative impact of different semen characteristics on pregnancy success should still be discussed. This study aims to determine the effect of sperm parameters on IUI results. Instruments and Methods: From January 2008 to March 2013 the Law of Sultan Suleyman Education and Research Hospital, Women's Diseases and Birth Clinic Unfertility Unit was applied to 283 infertile patients with 582 intrauterine insemination cycles. We divided the IUI cycles into two groups as <10 million and ≥10 million according to TPMSS and compared clinical pregnancy rates with the rapid linear progressive moving sperm number. We then divided the IUI cycles into two groups as normal morphology <4% and ≥4%, evaluated according to Kruger strict criteria, and compared the clinical pregnancy rates with morphology. In our study, we also compared the pregnancy rates of patients with prognostic variables such as infertility time, type of infertility, number of treatment cycles, age. Results: There is no statistically significant difference in clinical pregnancy rates between the TPMSS <10 million and ≥10 million groups and between the morphological <4 percent and ≥4 percent groups. It was also found that none of the variables such as the infertility period of patients, the number of treatment cycles, the total number of motil sperm and sperm morphology could predict pregnancy. Result: Clinical pregnancy rates in IUI cycles do not show correlation with morphology and/or TPMSS. No other variable can also predict pregnancy alone.
Alan : Sağlık Bilimleri
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|