Dünyada gittikçe artan enerji tüketiminin sonuçlarının çevreye verdiği zararları en aza düşürmek ve gelecek nesillere yaşanabilir kentler bırakabilmek için bina sektöründe yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme ve etkin enerji kullanımını sağlama konularında çeşitli kuruluşlar tarafından projeler üretilmektedir. Binaların enerji tüketiminin azaltılması için alınması gereken önlemlerden biri, bina kullanım sürecinde ısıl konforun sağlanması için tüketilen ısıtma ve soğutma enerjisinin en aza düşürülmesidir. Bu amaçla, bina kabuğunda ısı korunumu sağlamak için ısı kayıpları en aza indirilmeli ve bileşenler istenilen performansı gerçekleştirecek şekilde tasarlanmalıdır. Bina kabuk bileşenlerinin ısıl ve nemsel davranışları birbiriyle ilişkili olarak gerçekleştiğinden, ısıl performansın nemsel performansla birlikte dikkate alınması önem taşımaktadır. Türkiye’de son dönemlerde enerji verimliliği kapsamında getirilen yasal zorunlulukların ve konut ölçeğinde enerji tasarrufu sağlama ihtiyaçlarının etkisiyle, mevcut binalarda dıştan ısı yalıtımı uygulamalarının yaygınlaştığı görülmektedir. Alanda gözlemlenen ısı yalıtım uygulamalarının önemli bir kısmında, uzun vadede duvarların ısıl ve nemsel (higrotermal) performansını olumsuz etkileyebilecek uygulama sorunları dikkat çekmektedir. Sokak aralarında yapılan apartman ölçeğindeki bu uygulamalarda ısı yalıtım malzemesi binaların dış duvar yüzeylerine, çoğunlukla mevcut geçirimsiz kaplamalar sökülmeden ve yüzeylerde iyileştirme yapılmadan, doğrudan uygulanmaktadır. Bu çalışmada, mevcut binaların geçirimsiz dış kaplamaya sahip olan dış duvarlarının higrotermal performansının dıştan ısı yalıtımı uygulamalarından ne yönde etkilendiği araştırılmakta ve yapılan uygulamaların etkinliği benzetim yöntemiyle değerlendirilmektedir.
In order to minimize the results of increasing energy consumption in the world and leave future generations habitable cities, projects on inclining towards renewable energy sources in construction sector and providing effective use of energy have been made by various organizations. One of the studies that needs to be made to decrease the energy consumption in the buildings is to ensure that the energy consumed for thermal comfort is minimized. With this aim, the losses taking place in elements must be reduced to minimum to provide heat protection in the buildings, and the elements must be designed in a way to perform the expected performance. In that thermal and moisture behavior of the building envelope elements are two connected factors, it is important to deal with both of them together. External thermal insulation applications have been proliferating with the effect of legal obligations imposed by researches recently made in Turkey on the area of energy productivity and the needs of providing fuel preservation within residences. In a major part of the thermal insulation applications observed in the field study, some application problems which have been thought that could affect the hygrothermal performance of the walls negatively have been determined. Thermal insulation materials are applied directly to existing wall surface of buildings mostly without removing their waterproof coatings or rehabilitating the surface of the walls. In this paper, it is researched how hygrothermal performance of the existing building walls which have waterproof outer coatings would be affected after thermal insulation materials being applied to the surface of these walls and the efficiency of these applications is evaluated.
Alan : Mimarlık, Planlama ve Tasarım; Mühendislik
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|