4/10. yüzyılın ortalarına doğru İran ve Irakın büyük bir kısmını hâkimiyetleri altına alan Büveyhî Hanedanı, Hilafet topraklarındaki ayrılıkçı siyasi yapılanmaların önemli bir halkasını temsil eder. 4/10. asrın başında Hasan el-Utruşun Deylem bölgesindeki 13 yıllık faaliyetleri sayesinde İslâmı kabul ettikleri anlaşılmakta ve Farsçanın Kuzey İran lehçesini kullandıkları kabul edilmektedir. Büveyhîlerin mensup oldukları Deylem insanı hakkındaki bazı kayıtlar, onların gözü pek, savaşçı, zorluklar karşısında metanetli, zayıf cüsseli, seyrek saçlı, bitişik kaşlı, aceleci, aldırmaz ve biraz pasaklı tabiatta kimseler olduklarına işaret eder. Ayrıca Taberistanlılar gibi giyinip, kısa mızraklar (zûbînât) ve renkli kalkanlar taşıdıkları, paralı asker olarak muhtelif orduların piyade birliklerinde hizmet ettikleri, kendi toplumları dışındakilerle evlenmedikleri, tuhaf evlilik adetlerinin bulunduğu belirtilir. Hatta cenazelerinin ardından uzun süreli yas tuttukları, taziye sırasında saçlarını başlarını açıp, ellerini yüzlerini dövüp, sakallarını cenaze sahibine sürdükleri, ataerkil bir toplum oldukları, çok eşliliğin bulunmadığı, ölen kocasının ardından evlenen kadına kötü bakılması gibi çeşitli toplumsal karakteristikleri de not edilmiştir.
4 / 10 . By the middle of the century, the Buweh dynasty, which dominated much of Iran and Iraq, represents an important circle of separatist political structures in the territory of Hilafet. 4 / 10 . At the beginning of the century, thanks to the 13 years of Hasan al-Utrush’s activities in the Deylem region, it is understood that they accepted Islam and it is accepted that the Persian people used the northern Iranian language. Some records about the Word of the Buddhist people indicate that their eyes are very, warrior, methaneted, weak in the face of difficulties, weak in the face of hair, close in the face of hair, hurry, hurry, and a little sad in nature. It is also stated that they were dressed like the Taberistans, carried short myrtles (zûbînât) and colourful clothes, served in the infantry units of the various armies as paid soldiers, did not marry those other than their own communities, there were strange marriages. Even after their funeral they have long been saddened, during the funeral they opened their heads, handed their faces, threw their brushes to the funeral owner, they were a patriarchal society, there was no much gayness, the bad care of the woman married after the deceased husband.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|